NUR RÄ°SALELERÄ°NÄ° SADELEÅžTÄ°RME HEVESÄ°NE KAPILANLARA MÃœHÄ°M BÄ°R Ä°HTAR!


Ömer Sevinçgül

omersev@ttnet.net.tr

2002-02-10 14:34:50

İşittim ki, Nur Risalelerini "sadeleştirme" sevdasına kapılmışsınız. Bunun bazı örneklerini de gördüm. Bu husustaki fikirlerimi madde madde söylemek niyetindeyim. Beni dinlemeseniz bile samimiyetime kulak vermenizi rica ediyorum:

Birincisi: Bu hakkı nereden ve kimden alıyorsunuz? Bir müellifin eserlerinden istifade etmek, okuyucuya, onun kitaplarında tasarruf etme yetkisini verir mi?

İkincisi: Nur Risaleleri zengin bir kelime kadrosuna sahiptir. Ben lügatini hazırladım ve bu günkü nesillerce bilinmeyen on bir bin kelime buldum. Bilinenleri de sayarsak kelime sayısı en az ikiye katlanır. Oysa, sade dille yazınca okumalarını ve anlamalarını umduğunuz insanlar azami bin kelime kullanıyorlar. Bu durumda, lisan ve lügat ilmine vakıf herkes bilir ki, manaları zayi etmeksizin sadeleştirme yapmak muhaldir. İnsaf edin, yirmi bin kelimeyi bin kelimeyle ifade etmek nasıl mümkün olabilir?

Üçüncüsü: Erbabına malumdur ki, dil ile düşünce arasında paralellik vardır. İnsan, sahibi olduğu kelimeler kadar düşünebilir. Risale diline sahip olmak demek aynı zamanda tefekkür alanını genişletmek demektir. Bu kıymetli eserlerin önemli faydalarından biri de budur. Bu hikmeti kesip atmak zulüm olamaz mı?

Dördüncüsü: Risalelerde Bediüzzaman Hazretlerinin kendine has bir üslubu vardır. Belagat, fesahat, cezalet ve selasetten süzülen fevkalade tesirli bir üslup. Hem akla, hem de kalbe tesir ediyor. Bu bedi üslubu parçalamak ve tesirini kırmak cinayet olmaz mı?

Beşincisi: Lisanımız bir asırdır sadmelerle sarsılıyor. Kırpıla kırpıla fakir bırakıldı, tefekkür dili olmaktan uzaklaştırıldı. Nur Risalelerinin bir hizmeti de lisanı muhafaza etmek ve ortak bir dil kurmaktır. Siz aksi istikamette hareket etmekle yıkıcıları sevindirmiş olmuyor musunuz?

Altıncısı: Siz de bilirsiniz ki, her ilmin kendine has ıstılahları, terimleri, kavramları vardır. O ilmi elde etmek isteyen adam bu kelimeleri öğrenmek zorundadır. O ilmi bilmek, terimleri sindirmekle mümkündür. Risalelerde de iman ilmi anlatılıyor. Onun da ıstılahları var. Bu ıstılahların günlük dilde karşılıkları yoktur ki yerine konabilsin. Risalelerin dili, imanın dilidir. İman dili tercüme edilebilir mi, edilirse ruhu incinmez mi?

Yedincisi: Bazı kimseler Risaleleri okumak istiyorlar da anlamakta zorlandıkları için mi okumuyorlar sanıyorsunuz. Zehi gaflet! Nurları, enfüsi aleminde sorgulaması olan ve hakikati arayanlar okur. Bu vasıflara sahip her yaştan ve her baştan insan okuyor zaten. Anlamak için lügatlere bakıyor, bilmediklerini soruyor ve istifade ediyorlar. Bu o kadar bedihi ki delil bile istemiyor. İnsanlar daha çok namaz kılsın diye caminin dışına seccade sermekle namaz kılanların sayısı artar mı?

Sekizincisi: Bazı sadeleştirmeleri inceledim, hakiki metinden hiç de daha anlaşılır olmadıkları gördüm. Risalelerin anlaşılıp anlaşılamaması sadece kelimelerle ilgili değil ki. Ortada derin ve ince bir ilim var, dikkat ve itina istiyor. Zengin kelime kadrosu onun sadece bir yönü. Bazı kelimelerin yerine başkalarını koymakla, belki bir derece bilinen kelimelerin sayısını artırıyorsunuz, ama esas dokuyu bozmakla da onu daha karışık bir hale getiriyorsunuz. Bunun neresinde sadelik?

Dokuzuncusu: Risalelerin şiirli bir dili vardır. Ahengi ruhlara tesir eder, kalbin en derin ve ince hislerini lerzeye getirir. İnsan da sadece akıldan ibaret değildir. Akla iyilik edeceğim diye kalbe darbe vurmak akıllılık mıdır? Sadeleştirme ünvanı altında bu harika, sanatlı, revnaklı, fasih ve selis üslubu tahrip etmek nurlara en büyük zararı vermektir. Malum ya, bazen gafil dostumuz düşmanımızdan ziyade zarar verebilir!

Onuncusu: Kaldı ki, nurlardan istifade ettikten sonra, kalem erbabı zatlar, bu hakikatleri yazabilir, her edebi türde eserler verebilirler. Buna hiçbir engel yoktur. Nurlar, yazılarınıza ruh olmak kaydıyla roman, hikaye, deneme, şiir ve saire yazmanıza ne mani var? Risalelere hemen muhatap olamayanlar sizin eserlerinizi okur, istifade eder, hakikati bulabilirler. Daha fazlasını isteyince de nurları okumaya başlarlar. Nitekim böyle de oluyor. Nice Nur Talebesi yazar var dünyada. Kitapları basılıyor, satılıyor, okunuyor. Sizin de madem ilminiz ve edebi kabiliyetiniz var, gösteriniz, işte meydan! Bu yazarlar kendileri adına yazıyor ve konuşuyorlar. Nurlara halel getirmeleri söz konusu olmuyor. Çünkü Risaleler adına konuşmuyor ve yazmıyorlar.

On birincisi: Muarızlar, Nurların önüne perde çekmek ve insanları onu tanımaktan alıkoymak için her yolu denediler, ama muvaffak olamadılar. Siz ise, Nurların sadesi, lügatlisi, meallisi ve saire derken araya perdeler koyuyorsunuz ve koyacaksınız. "Kötü para iyi parayı kovar" misali, sizin uyduruk dilinizle yazılanlar Nurlara perde oluyor ve olacak. Zamanla bu perdeler hem daha da artacak, hem de daha fazla kalınlaşacak. Hakiki Nurlar, zaman zaman hatırlanan birer mübarek yadigar haline gelecek!

On ikincisi: İnsanları zıvanadan çıkaran mühim amillerden biri de para hırsıdır. Bu mübarek eserler iyi de alıcı buluyor, çünkü herkesin ihtiyacı var. Sade basım, yalın yayım derken korkarım ki, bazı paracıların iştahını kabartırsınız. Cevşen ticareti meydanda! O zaman her bezirgan, canı nasıl isterse ve ne kadar isterse o kadar basar ve satar. Bu yolu açmaktan korkmuyor musunuz? Malum, sebep olan yapan gibidir diye bir düsturumuz var!

On üçüncüsü: Sizin Risale neşir hakkınız yok diye biliyorum. Var da ben mi bilmiyorum. Sahi, siz risale basma ve yayma hakkını kimden aldınız? Muhterem müellifin varis tayin ettikleri malum. Siz de onlardan mısınız? İzniniz yoksa bu fiilinizin hesabını nasıl vereceksiniz? Biliyorum ki, varislerden hiç biri yaptıklarınızı uygun bulmuyor. Öyleyse siz yaptıklarınızı ne hakla yapıyor ve hangi hukuka dayanarak basıp yayıyorsunuz!

On dördüncüsü: Mesele sadece sadeleştirme de değil. Kiminiz sayfanın altına meal koyuyorsunuz, kiminiz metnin yanına sözlük yerleştiriyorsunuz, kiminiz kitabın önüne önsöz, takdim, biyografi ekliyorsunuz. Öyle ya, bu mübarek Kuran tefsirine herkes ne isterse yapabilir! Yeter ki aslını kaybetsin! Her yol mübah! Bunları yapmak için fetvayı kimden aldınız?

On beşincisi: Tercümeleri kendinize delil yapıyormuşsunuz. Böyle kıyas mı olur, insaf ediniz! Hiç lisan bilmeyenlere tercüme etmek bir zarurettir. Zaruret ise haramı bile helal kılar. Açlıktan ölme tehlikesi geçiren adam haram etten doymayacak kadar yiyebilir. Ama başkası bu ruhsattan istifade edemez. Bu misali meselemize tatbik ediniz! Türki lisan bilmeyenler, muztar adamlardır. Sizin muhataplarınız böyle mi! Nasıl unutursunuz ki, Risaleler onların diliyle yazıldı. Risale dili muhataplarınıza yabancı değil, muhataplarınız bu dile yabani. Onları buraya getirmek gerek. Yoksa bunu oraya taşımak için derisini yüzmek akıl karı değildir. Müfsitler de dil uygulamalarıyla bunu yapmak niyetindeydiler zaten. Ezanı ve namaz surelerini tahrif için az mı didindiler! Nurlarda dil ve üslup canlı deri gibidir. Elbise gibi olsa, belki onu soyar, kendi modanıza göre bir libas giydirebilirdiniz!

On altıncısı: Evet, Risalelerde manası hemen kavranamayan bölümler vardır. Ama hepsi böyle mi? Kolayca anlaşılan, sezilen, sevilen bölümler de var. Nurlara yeni muhatap olan bunlardan başlamalı. Sonra öbürlerini de okur, onlardan da faydalanır.

On yedincisi: Risalelerin bir gazete yazısı gibi basit olmayışından dolayı bir cazibesi var. O bezme ancak layık olanlar girebilir. İhtiyacını hisseden ve iştiyak duyanlar talebe olabilir. Onu arayanlar bulabilir, bulmalıdır. O, popüler bir meta değildir. Biraz istek, biraz talep, biraz da gayret lazım. Ucuz bir mal olmamalı Nurlar. Hemencecik tüketilememeli. Tüketim kültürü yaygınlaştı. Bu kültürün etkisinde kalanlar kolay elde ettiklerinin kıymetini bilmezler. Pahalı olan ve zor elde edilen daha değerlidir. Bu sakat kültürün bir aktörü mü olmak istiyorsunuz? Olabilir, sözüm yok, ama yeter ki bunu Nurlarla yapmayın!

On sekizincisi: Nurlardaki derin meseleleri anlamak ve tam feyiz almak için toplu okumalar ve müzakereler yapılır. Talebeler, birbirinin anlayışından ve uygulamasından istifade ederler. Mesleğimizin mühim bir esası da budur. Zaman cemaat zamanıdır. Bu hususa ne kadar ehemmiyet verilse azdır. İlminiz ve iktidarınız varsa buraya sarf ediniz!

On dokuzuncusu: Bu biçare kardeşiniz Risaleleri üniversitede tanıdı. Ne arabi bilirdi, ne farisi, ne de tam anlamıyla türki. Nurun talebelerinden etkilendi ve anladı ki onları böyle yapan Kuran Nurlarıdır. Okumaya başladı. Anlamakta biraz zorlandı. Ama önemini inanmıştı okumanın. Yüzünde ve hayatında nur parlayan talebeleri görüyordu. Şevke geldi, gayret etti, sonunda Nurlar kapılarını ona da açtı... İşte fıtri yol budur.

 Risaleler, kalbime iman, aklıma nur, dilime söz ve elime kalem verdi. Herkese de verebilir. Siz de aynı yollardan geçmediniz mi? Öyleyse bu bidat niye? Öyle ya, bidat her sahada olabilir. Her bidat mebdede cazip görünür. Oysa, devamı ve neticesi vahimdir. Sonra nedamet cehenneminde yanarsınız, ama kar etmez!

 Yirmincisi: Dehşetli bir zamandayız. Her tarafta dalalet selleri akıyor. Bidat fırtınaları esiyor. Nurun duvarlarında delikler açmak akıl karı değildir. Dalalet hücumuna karşı en son kale Nur Risaleleridir. Bidat fırtınalarını neticesiz bırakan da yine odur. Niyetiniz ne olursa olsun, yaptıklarınızla bu son kaleyi de içeriden tahrip ediyorsunuz. İçtihat Risalesinin muhatapları arasında siz de yerinizi aldınız. Mübarek olsun!

 Hazer ediniz! . Kırık dökük kelimelerinize ve dünyevilik kokusu sinmiş tabirlerinize güvenmeyiniz. Nefsiniz sizi aldatmasın. Size ve bize düşen onun aslını titizlikle korumaktır. Her ilave ve her noksan ona vurulmuş bir darbedir. Ehil olmayanlara kapı açmaktır. Yağmacılara zemin hazırlamaktır. Ne niyetle olursa olsun her tahrif bir tahriptir. Aslını bozar. Suretini yırtar. Özünü zedeler. Tesirini kırar... Meslek bozulur. Cemaat çözülür. Nur Risalelerinin cazibesi kendini okutmaya kafidir. O, ruhları ilham yağmurlarıyla serinletir. Gönülleri velayet nesimiyle ferahlatır. Üslubu harikadır. Dili zengindir. Anlatımı fıtridir. Her harfine ihlas ve samimiyet kokusu sinmiştir. Her noktasının altında feragat nuru vardır. Nurların dilini ve üslubunu bozup insanlara göstermek, "işte nur budur" demek hak mıdır, adalet midir, hizmet midir, yoksa tahrif ve tahrip midir? İnsafınıza havale ediyorum.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Ali, 2012-08-17 16:33:15

S.al. yıllardır Risaleleri okumak istiyorum;ancak \\\"günümüz Türkçesi\\\" ile anlayamadığımdan ve çok zor ilerlediğimden;Risaleler kütüphanemde \\\"süs\\\" durumuna düşmüştü. Ben Beyazıd\\\'daki kitap fuarında Lemalar\\\'ı (Ufuk) aldım, şık bir çeviri olarak gördüm ve de emeği geçenlere minnettarım. Bir eleştiri (burayı sansürleyebilirsiniz),ben cemaatten Risaleleri öğrenmek zorunda değilim. Said-i Nursi coğrafyaları-zamanları aşan bir entellektüeldir. Birilerinin gözü ile Said-i Nursi\\\'yi idrak etme istememekteyim

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Osman, 2012-05-04 15:17:25

Gerçekten harika bir ifade ile bu sadeleştirme denilen tahribatın gerçeğini ortaya koymuşsunuz. Tebrik ediyorum. Bu yazının başındaki \\\"Sadeleştirme iznini kimden alıyorlar?\\\" ifadesi aslında üstadın şu anda hayatta olan varis talebelerinin ortak düşüncesidir ve bu düşünceyi insafsızca eleştirenler aslında üstadın varis talebelerini eleştirmiş olduklarının daha farkına varamamışlardır. Sadeleştirme işi Masonların bir oyunudur. Risaleleri kıymetten düşürtmek için bazı safdil kardeşleri bu işe alet ediyorlar. Nasıl ki zamanında Risaleleri tenkit etmek için hocaları kullanmışlardı. Nur cemaati içinde bu işi yapanlar ancak \\\"enaniyet-i ilmiyeyi\\\" taşıyanlardır. Hücumat-ı Sitte eserinde üstad Risaleleri tarif ederken \\\"Kur\\\'an-ın Elmas Bir Kılıncı\\\" ifadesini kullanırken, enaniyet-i ilmiyeyi taşıyarak risalelere karşı eser yazan, neşreden, sadeleştirenlerin eserini \\\"kendi mahsulat-ı fikriyesi\\\" ifadesiyle tahkir etmiştir. Eğer bu işin içinde hüsn-ü niyet taşıyarak bu iş yapılsaydı, bu kadar şiddetli ikaz ve ihtarlara biraz olsun kulak verip \\\"Acaba biz ne yapıyoruz?\\\" diyeceklerdi. Ama nedendir bilinmez bir heves ile başı da sonu da hüsran olan bu menhus fikre sarılıp gidiliyor. \\\"Risalelerin aslını merak edip okuyacaklar\\\" deniliyor. Peki ya tersi olursa o zaman ne yapacaksınız? Düşünün bakalım...

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Mert Can, 2012-04-24 10:01:31

Kaldı ki verdiğin örnek bile akla uzak. aort'un bir damar olduğunu sağlık meslekleri içindekiler bilebilir ama sıradan bir insanın onun ne manaya geldiğini bilmeyeceği aşikardır.Bir uçak kulesinde ortak dil ingilizcedir ama onu sadece pilot yada ingilizce bilen anlar, sıradan birisi ne dediklerini anlamaz. Sanırım bunlar bile verdiğin örnekleri çürütmek için yeterlidir. Risale-i Nur' un özüne ulaşmak için bir basamak olacağını düşünüyorum ve destekliyorum. Sende bunun iyi bir adım olduğunu anlayacaksın ama 5 yıl mı 10 yıl mı geçer aradan bilmiyorum.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Mert Can, 2012-04-24 09:53:41

Ümit dayioğlu, risale-i nur talebesine yakışır bir şekilde konuşmayı öğrenince yorumlara o zaman katıl. Son cümlen bile edepten nasipsiz olduğuna delil.Tabi böyle ölçüsüz bir yoruma nasıl göz yummuşlarsa site yönetimine de teessüflerimi iletiyorum.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ümit dayioglu, 2012-04-24 00:08:16

Nasıl ki tip da tabir bir dir. yani viyetnamdaki doktorla italyadaki doktor "aort" diyince ayni şeyi anlar. bir uçak kulesinde ortak dil ingilizce dir. ve komutlar ona göre yorumlanir... risalre i nurun bir görevi de dili muhafaza etmektir. unutmayi niz. önümüzdeki 100 yıl içinde dünya dillerinin yarisi yok olacaktir. anlamiyoruz diye ezani türkçeleştiren zihniyet le ne farki var bu zihniyetin? GÖZÜNÜZÜ TOPRAK DOYURSUN. ufuk yayinlari midir nedir? cinayet dir bu yaptiginiz. ezani da türkçe yapin. ulusun tekrar müezzinler. bunu mu istiyorsunuz? AKLINIZI BAŞINIZA ALINIZ. Rusya da bile adamlar orjinalinden okuyor sonra tercümesini okuyor. size ne oluyor. kelimeler mi batiyor bir tarafiniza? .. ...

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

aziz, 2012-04-22 03:59:12

kardeşim daha mantıklı nasıl cevap verilir bilmiyorum. 1- Tercümelere mukni cevap verilmişken hala tercüme yi örnek verip kıyas-ı fasid yapıyorsun. 2-İnsan misafir gittiği evin odasının boyasını beğenmez se boyayı değiştirir mi? 3-Hırsızlık nedir ve günahı nasılşdır bilirmisiniz. 4- Marifetin ve bilg,in varsa insanların istifadesini istiyorsan elinden tutan mı var neşriyatını fikirlierini yaz ne isim verirsen ver. Niye bir başka kitaba sığınıyorsun. Ne hakla paraya veya şöhrete mi ihtiyacınız var? ŞÖHRETPERESTLİK AYNI RİYADIR VE KALBİ ÖLDÜREN ZEHİRLİ BİR BALDIR. Herkesin hevesine uyarak sadeliştirilirse bunun nihayetini yine ufuk yayınlarımıtayin edecek. El Ahmakül cevabü sükkut. Allah hepimizi affetsin. Her

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Mert Can, 2012-04-18 02:08:35

Günümüz gençliğinin şu konuştuğumuz türkçeyi bile anlayamaz hale geldiği bu zamanda sadeleştirmenin yararlı olacağı kanısındayım. Şundan eminim ki sadeleştirme sayesinde nice insanlar Risale-i Nur\\\'un aslına yönelecektir. Bu şekilde ön yargılı olmamak gerek. Risale-i Nur birçok dile tercüme edildi. Merak ediyorum risale-i nur da geçen (mesela \\\"bîtarafane,ıttırad...vs.vs\\\" gibi) kelimeler o dillere nasıl çevrildi? Tabiki o dildeki karşılığı neyse öyle. Aynen onun gibi de bu zamandaki gençlik bu kelimelere yabancı ve onların anlayacağı hale getirilmiş. Hiçbir zaman Risale-i Nur\\\'un aslı gibi olamaz olamayacak ama bunu bir basamak olarak düşünürsek güzel şeylere vesile olacağı kanısındayım

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

suleyman yahya, 2012-04-10 06:28:29

Arkadaslar demisler ki nden her kesim Risale-i Nur'dan istifade etmesin. Kardes Dunyanin heryerinden binlerce farkli kesimden yuzbinlerle insan her gun Risale-i Nur okuyor, istifade ediyor. Zahmet edip de "Risale-i Nur okunan!!" derslere, sohbetlere gidip bir bakiversinler hangi kesim eksik kalmis. Peki Risale-i Nur'un her kesim tarafindan anlasilmasi noktasina o kadar heveslisiniz, neden kendi sohbetlerinizde Risale-i Nur okuyup, anlasilmasina calismak, mahiyeti ve okunmasi noktasinda tahsidat yapmak yerine boyle bir harekete girisiyorsunuz. Risale-i Nur umumun malı olsa yapılan affedilir. Fakat muellifinin eseridir ve o boyle bir girisime izin vermemistir!!!. O izin vermedigi halde boyle bir girisimde bulunmak o şahsı ferasetsizlikle itham etmek demektir. Madem siz ondan iyi biliyorsunuz neden onun kitaplarina mudahale ediyorsunuz, kendiniz adinizla kitap nesredin!

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

ömer, 2012-04-06 16:23:20

Ömer hocaya katılmıyorum hele sız bu hakkı kımden alıyorsunuz çıkışı hiç mi hiç ehli insaf ve izana sahip insanın ifadesi olamaz.ustadı sadece okumak anlamak değildir.insaf derim.allah basiret versin hepimize

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Antalyalı, 2012-03-19 14:18:25

Allah razı olsun abimizden.Benim isteyipde ifade edemediğim ,hakikatleri güzel lisanıyla çok güzel ifade buyurmuşlar.Risalenin dili onun ifadelerinide güzelleştirmiş.Maalesef yapılan bu "sadeleştirme",gerçekte Risale-i Nurların "GENLERİYLE"oynamaktır.Aynen "GDO"lu Risaleler piyasaya sürülmüştür.Nede olsa tüketim kültürü..Soruyorum bu adamlara;14.Lem'anın 2. Makamında Bismillahirrahmanirrahim'in sırlarını nasıl sadeleştirebildiler.O "mübarek risale" Risale-i Nurların mukaddemesi gibi,çekirdeği gibidir.Bunlar çekirdeğin genleriyle oynadılar.Neticesini ve zararını sizler düşünün.Allah dinsiz ve densizlerden hizmetimizi korusun.Kadere fetva veren şey ne olabilir diye düşünürken,birden acaba fazlamı politize olundu da,Cenab-ı Allah bize risalelere geri dönün mesajı veriyor acaba?!Rabb-i rahim merhametiyle muamele buyursun inşaAllah.Amin..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Ä°rfan, 2012-03-16 04:56:03

Ben Hocaefendinin eserlerini ve kitaplarını daha anlaşılmaz buluyorum. O yüzden rica ediyorum Hocaefendi konuşurken yanında bir tercümanda bulunsun. Ufuk Yayınlarından ricamız budur.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Emre korkmaz, 2012-02-25 07:53:36

Bu konuda yeterince şey yazılmış ama bende risaleleri okuyan bir genç olarak düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Öncelikle Bediuzzaman hazretlerinin risalelerden istifade hakkındaki tesbihini size hatırlatmak isterim. Risaleler avam sınıftan ehli ilim sınıfına kadar herkese hitap etmektedir. Bir bahçeye girildiğinde ordaki ağaçlardan herkes kabiliyeti nisbetinde faydalanır kimi alt dallardaki meyvelere yetişirken kimi tepedeki elmalardan istifade eder. Üstad hazretleri bile böyle söylemişken acaba sadelestirmeli diyenler neye dayanarak sadelestirilmeli diyor merak ediyorum. Ayrıca yine risalede aldığım dersle konuşuyorum bir meselede ehil olan bir kişinin söylediği söz ehil olmayan bin kişinin söylediğinden değerlidir bu konudada zamanımızin en ehilleri olan Üstad hazretlerinin bizatihi hizmetinde bulunmuş abiler fikirlerini söylemişken hala neden inatla karşı çıkıyorlar onuda merak ediyorum. Daha birçok söylenecek söz var ancak Badıllı abi gibi büyük abilerinin söylediği onca söze rağmen söylediklerinde inat edenleri ben kasıtlı hareket olarak kabul ederim ve zarara rızasıyla girene merhamet edilmez deyip onlara Allah akıl fikir ve şuur duasindan başka bişey yapamam

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Mehmet Biricik, 2012-02-07 05:05:19

Düşüncelerime, bitamamiha berrak bir ayine olan hakikatlar manzumesi olarak değerlendiriyorum. RISALE-İ NURların, mümkinat alemini aşan, alem-i vücubun esma-i İlahiye dairelerine uzanan ve koorinatları ebede doğru yol alan TEFEKKÜR UFKUNA İNDİRİLMİŞ BİR DARBE-İ ELİME olarak değerlendiriyor, çok üzülüyor. çaresizlik içinde teessüfane gelişmeleri izliyor, bu yanlış adımdan geri dönülmesini umut ediyor ve bekliyorum. Aynı zamanda bir cinayet olduğunu düşünüyorum. Zararın neresinden dönülürse kardır. Binaenaleyh vicdan-ı umumiyi rahatsız eden bu sadeleştirme yolundan, zaman kaybetmeden hemen geri dönülmesini talep etmeyı bir hak oarak görüyor ve değerlendiriyorum. Mehmet Biricik

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

güner, 2012-02-04 06:34:21

allah sizden razı olsun duygularıma tercüman oldunuz. ben amiyane yaşlı bir bayanım hissettiklerimi anlatamamım sıkıntısını yaşıyordum allah yar ve yardımcınız olsun

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

hakan, 2012-02-01 13:24:33

Ufuk Yayıncılık'ın yayınladığı Lem'alar'da sadeleştirme yapılırken genellik Bediüzzaman''ın uslubu korunmaya çalışılmış, bununla beraber sadeleştirilen eserler müellifin olmaktan kısmen çıkıyor. Bu sebeple kitabın kapağında gerekli düzenlemenin yapılması gerekiyor. Zira bu eser Bediüzzaman''ın eserlerinin aynada aksidir. Ayna'daki görüntü aslını kısmen gösterse de tüm boyutlarıyla gösteremez. Ne diyelim, zamanındaki eserlere göre sade yazılmış eserleri değil yirmi sene önce konuşulmuş dili anlamayan neslin ilim ve irfanı inşallah artsın da bu tip uygulamalara ihtiyaç kalmasın. Elinize Hak Dini Kuran Dili''nin orjinalini alın bir de sadeleştirilmişini veya Ahmed Cevdet Paşa''nın Kısas-ı Enbiya''sını ve sadeleştirilmişini kesinlikle aynı tad yok. Bilemiyorum, son zamanda heva ve hevesine tabii olup, Üstad'ın sözlerini çarpıtarak sadeleştirenler de bu çalışmaya sevketti. Fakat plastik güller göze güzel gelse de kokusu hissedilmez. İİnşallah, bu çalışma okurları aslından çevirmeye değil aslına yönelmeye sevkeder.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Hakkı Servet Yıldız, 2012-01-29 05:33:53

Ben de Ömer beye katılıyorum, Ufuk Yayıncılık'ta basılan Sadeleştirilmiş Lem'alar çevirisine hiç katılmıyorum. Hele dünkü gazetedeki abuk subuk tanıtım yazısına hiç katılmıyorum.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

mustafa sönmez, 2012-01-27 09:48:42

ben katılıyorum gerçekten risallenur sadeleşmemeli o bir ilim dir ilim ise yüksektedir. ilim ama nın sevyesine inmez sende gerçekten gayret ve ilme saygın varsa sen çalış yüksel. cennet ucuz değil ucuz olmamalı dünyanın tamamıyla bir imtihan yeri olduğunu unutmamalıyız. anlamıyorum demek tembellikten gelir eğer hiç anlamayan olsaydı sözünde haklısın fakat çalışan herkes anladı ve anlamıştır. gardaşlarıma selam.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

MÃœCRÄ°M, 2007-08-01 03:41:17

ÖMER BEYE NE YAZIK Kİ KATILAMIYORUM.HER KESİN NUR TALEBESİ OLMASINI BEKLEYEMEYİZ.NİÇİN O İNSANLARDA NURLARDAN İSTİFADE ETMESİN Kİ. O KAPIYI KAPATMAMAK LAZIM.NECİP FAZIL DER Kİ ÜSDAT SULTANAHMET MİMARI GİBİ BİRİ.FAKAT KÖPRÜ ALTINDA YAŞAYANLAR ONU ANLAMAZ Kİ.NİÇİN KÖPRÜ ALTINDA YAŞAYANLAR BUNDAN MAHRUM KALSIN.KALDI Kİ ASLIYLA OKUMAK İSTEYEN ASLINDAN OKUSUN .SADELEŞDŞRME MESELESİ BENCE NUR TALEBELERİ İÇİN DEĞİLDE BELKİ DİĞER İNSANLAR İÇİN GEREKLİDİR

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

hüseyin hüsnü, 2006-05-22 13:01:37

S.A ÖMER BEY, sizleri yazılarınızdan ve kitablarınız dan tanıyoruz.risale-i nur lardan istifadeniz ve bu istifadeniz in meyveleri olan eserleriniz inşaallah risalelere bir basamak ve hakikata susamıs gönüllere bir ab-ı hayat olur. nur risalelerinin sadeleştirme meselesi ile ilgili 2002 tarihli yazınızı internette yeni okudum sizleri tebrik ederim. 43 yaşındayım 25 yıldır riasleleri okuyorum ve istifade etmeye çalışıyorum elhamdülillah haza min fadli rabbi risalelerin tammamını hattı kuran la yazmak nasip oldu rahmetli cemil meriç in verdiği cevap çok hoşuma gider.risale-i nurun dili imani ve kuranidir siz imanı ve kuranı sadeleştirebilirmisiniz hayır o halde bize düşen risale-i nurlar dan azami derecede istifade etmeye çalışmak . tır demiş evet herkes her meseleyi anlamasada hissesizde kalmaz riselerde üstadın verdiği misaller malumunuz.sizden bir ricam ben acizane düşündüm fakat kabiliyetsizliğim ve kalemimin zayıflığı nedeniyle böyle bir işe cesaret edemedim sizler den böyle bir çalışma bekleriz RİSALE-İ NUR SADELESTİRİLEBİLİRMİ başlığı altında hacimli bir çalışma bekleriz. dualarımız sizinle

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE-2

Bakın bu gün Regaib kandili. Benim kanaatim –ki siz de destekleyeceksiniz- şu an Türkiye’de

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE

BEDİÜZZAMAN HAKKINDA ÖN-YARGI SEBEBİ OLAN İKİ MESELE

-Bediüzzaman Ne Demek?- -Yazdı mı? Yazdırıldı mı?-

AZÄ°Z ÃœSTADIMA

AZÄ°Z ÃœSTADIMA

Aziz üstadım; seni tanıdığıma, eserlerini okuduğuma şükür ediyorum. Sana talebe olma şe

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

MEĞER İŞ BİZİM ANLADIĞIMIZ GİBİ DEĞİLMİŞ

Biz münevverler, ekseriyet itibariyle herhangi bir içtimai meselede gazete haberleriyle iktifa ede

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

BÂZI MÛTEBER KAYNAKLARDA BEDÎÜZZAMÂN’IN DOĞUM TÂRÎHİ

1- Bedîüzzamân Saîd Nursî: Târihçe-i Hayâtı, Eserleri, Meslek ve Meşrebi, Doğuş Ltd. Şi

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

BEDİÜZZAMAN’IN KİM VE NE OLDUĞU

Rahmetli Said-i Nursi veya Kürdi'nin nasıl yaşadığını ve nasıl öldüğünü öğrenmek içi

SAÄ°D-Ä° NURSÄ°

SAÄ°D-Ä° NURSÄ°

Abdürrahim ZAPSU Yetmiş yıl evvel Van vilâyetinin Nurs köyünde doğdu. Babasının ismi Mirza

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-5

Bu anlattıklarımız, mücahid alim Said Nursi’nin hayatının bazı safhaları ve lem’alarıdÄ

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-4

Esaretten kurtulup Van’a döndüğünde Müslüman safları ve cemaatleri arasındaki İslami gayr

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

ABDÜLFETTAH EBU GUDDE’NİN KALEMİNDEN ÜSTAD BEDİÜZZAMAN-3

Bu kısa fetret dönemi sonrasında tüm himmetini bütün iÅŸlerde dinin tahkimine ve zayıflık gÃ

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

İSMAİL ÇETİN HOCAEFENDİ ÜSTADI ANLATIYOR-2

Üstad üstaddır. Müceddiddir. Geçmiş büyüklerle irtibatı çok kuvvetlidir. Geleceklere de ç

Bilin ki, Allah'ın lâneti zâlimlerin üzerinedir.

Hûd,18

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

"Cebrail bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım."

Buharî, Edeb 28; Müslim, Birr 140-141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbni Mace, Edeb 4

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI