İLİM TAHSİLİNDE VE ÖĞRETİMİNDE İYİ NİYET

Gizli ve aşikâr bütün işlerde iyi niyet, samimiyet ve ihlas her Müslüman için özellikle âlim ve islâmî ilimleri tahsil eden ilim talebesi için gerekli olan hususlardandır. Allah'a davet, tebliğ, irşad ve eğitim bu işlerin en önemlilerini


Muhammed Salih Ekinci

sghursi@gmail.com

2022-03-22 08:27:56

Gizli ve aşikâr bütün işlerde iyi niyet, samimiyet ve ihlas her Müslüman için özellikle âlim ve islâmî ilimleri tahsil eden ilim talebesi için gerekli olan hususlardandır. Allah'a davet, tebliğ, irşad ve eğitim bu işlerin en önemlilerini teşkil etmektedir. Nitekim Allah (c.c) Beyyine Sûresinde şöyle buyurmaktadır: " Hâlbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir. " (Beyyine, 98/5).

Hz. Ömer'den (r.a) gelen bir rivayette Allah Resûlü(s.a.v) şöyle buyurmaktadır: "Ameller niyete göredir. Herkes sadece niyetinin karşılığını alır. Kim Allah ve Resûlü için hicret ederse, hicreti Allah ve Resûlü'nedir. Kim de erişeceği bir dünyalık veya evleneceği bir kadından dolayı hicret ederse, onun hicreti de hicretine sebep olan şeyedir."(1)

İmam Nevevî (r.h) bu hadis ile ilgili şöyle der: " Hadis sahih olup sıhhati konusunda ittifak edilmiştir. Değerinin ve öneminin büyüklüğü konusunda görüş birliği sağlanmıştır. Bu hadis aynı zamanda iman esaslarından birini, temellerinin ilkini ve rükünlerinin en güçlüsünü oluşturmaktadır. İmam Şâfiî (r.h), "bu hadis, fıkhın yetmiş konusunu ilgilendirmektedir" demiştir. Başka bir ifadesinde ise, "bu hadis, ilmin üçte birine denk düşmektedir." demiştir. Şâfiî'den başkası da aynı şeyleri söylemiştir.

Hadis, islam'ın ana eksenini oluşturan hadislerden biridir. Bu hadislerin sayısında ihtilâf edilmiştir; iki olduğu, üç olduğu, dört olduğu ve bir hadis olduğu söylenmiştir. Bazı âlimler, eslâf-ı kirâmın, kitaplara bu hadisle başlanmasını hoş karşıladıklarını nakletmektedirler. Selef-i salihin, bununla, ilim tâlibinin, açık ve gizli bütün amellerinde Allah rızâsını gözetmesinin ve niyetini tashih etmesinin gerekliliğine dikkate çekmek istemişlerdir. İmam Hattâbî (r.h); "Bizden önceki hocalarımız, kendisine duyulan umumi ihtiyaç nedeniyle, başlanılacak ve inşa edilecek her hayırlı iş öncesinde bu hadise yer verilmesini hoş karşıladıklarını" söyler."(2)

Allah Resûlü (s.a.v), Kıyâmet gününde hakkında hüküm verilecek ilk kişilerin, sadaka veren zengin, öğreten alim ve şehid olan mücahid olduğunu haber vermektedir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v) konuyla ilgili şöyle buyurmuştur:" Şüphesiz ki Yüce Allah (c.c), Kıyâmet gününde, bütün ümmetlerin diz çöktüğü bir halde kullar arasında hüküm vermek için (Zatı uluhiyetine yaraşır bir biçimde) nuzül edecektir. İlk çağrılacaklar, Kur'ân-ı ezberleyen biri, Allah yolunda öldürülen biri ve bir de malı çok olan biridir. Allah (c.c), Kur'ân okuyana: "Ben Resûlüme inzal buyurduğum şeyi sana öğretmedim mi?" diye soracak. Adam: "Evet yâ Rabbi!" diyecek. "Bildiklerinle ne amelde bulundun?" diye Allah (c.c), tekrar soracak. Adam: "Ben onu gündüz ve gece boyunca okurdum" diyecek. Allâhu Teâlâ Hazretleri: "Yalan söylüyorsun!" diyecek. Melekler de ona: "Yalan söylüyorsun!" diyecekler. Allah(c.c) ona: "Bilakis sen, "Falanca Kur'an okuyor" densin diye okudun ve bu da söylendi" der. … sonra emredilir ve o kişi yüz üstü sürüklenerek ateşe atılır."(3) Bu nedenle hocaya ve öğrenciye gereken ilk şey, öğretirken ve öğrenirken ihlaslı olmaları ve ilmi dünyevi birtakım amaçlara ulaşma vesilesi kılmaktan sakınmalarıdır.

İbn Salah (ö. 643/1245) (r.h) Mukaddime 'nin(4) yirmi sekizinci bölümünde İmam Süfyân es-Sevrî 'den (r.h), "Allah'ın rızasını umarak hadis ilmini talep etmekten daha üstün bir amel bilmiyorum" sözünü aktarırken; Hammad b. Seleme'den (r.h) ise " Her kim, Allah rızasından başka bir gayeyle hadis ilmini talep ederse cezalandırılır" sözünü aktarmaktadır.

Süfyân es-Sevrî ve Hammad b. Seleme'nin, sözlerinde hadis ilmine yer vermeleri örnek kabilindendir. Allah(c.c) daha bilir ya, maksatları mutlak olarak bütün şer-i ilimlerdir. Zira her kim -hangi şeri ilim olursa olsun- bir ilmi Allah'ın rızasını kazanma dışında bir gayeyle tahsil etmek isterse, hiç şüphesiz Allah onu başarısız kılar ve tevfikini ondan esirger. Bu uyarı, ilimle Allah rızasını kazanmayı değil, sadece dünyevi amaçlardan birine erişmeyi hedefleyen kişi içindir.

Nitekim Cabir b. Abdillah (r.a) Hz. Peygamber'den(s.a.v) şunu rivayet etmektedir: "İlmi, âlimlere karşı övünmek, sefihlerle tartışmak ve meclislerde aranan kişi olmak için öğrenmeyin. Her kim böyle yaparsa yeri ateştir ateştir." Yoksa ilmi ne dini ne de dünyevi bir amaç için tahsil etmeyen, belki sadece sevdiği için onu elde etmeye çalışan kişi hakkında değildir. Zira temiz nefisler ve fıtratlar cehaleti istemez. Nitekim selef âlimlerinden bazılarının, "biz ilmi niyetsiz talep ettik, peşinden niyet geldi" sözü bu anlamdadır. Bu nedenle iyi ya da kötü her hangi bir niyet taşımadan ilme başlayanları, umulur ki ilim temiz bir niyete sevk eder.

İbn Abdilber (r.h), tabiîn büyüklerinden biri olan Habib b. Ebi Sabit'ten (r.h) şunu aktarır: " Her hangi bir niyet taşımadan bu işe(ilme) başladık, peşinden niyet geldi."

İmam Ma'mer b. Râşid el-Basrî'den (r.h) çeşitli tariklerden şu söz aktarılmıştır:" Biz ilmi Allah rızasından başka bir gaye için istedik; ancak o, sadece Allah için tahsiline müsaade etti."(5)

İmam Bedreddin İbn Cemâʿa (r.h) konuyla ilgili şöyle der:"… Hocanın dikkat etmesi gereken hususlardan ikincisi, öğrencinin niyetinin halis olmaması nedeniyle onu eğitmekten vaz geçmemesi. Zira iyi niyet, ilmin bereketiyle umulur. Selef-i salihinden bazıları şöyle demiş:" Biz ilmi Allah rızasından başka bir gaye için istedik; ancak o, sadece Allah için tahsiline müsaade etti." Denilmiştir ki, bunun anlamı; onun akıbetinin Allah için olması demektir. Bir de ilim tahsiline yeni başlayan öğrencilerin eğitimi için onların çoğuna zor gelen halis niyet şart koşulsaydı bu durum, insanların birçoğunu ilimden mahrum etmeye yol açardı." (6)

İbn Cemâʿa, konuyla ilgili başka bir açıklamasında ise şunu söyler: "Hoca, ilim tahsiline yeni başlayan öğrenciyi, aşama aşama, sözlü ve fiili olarak ihlasa teşvik eder. Onunla ünsiyet kurduktan sonra ise ona, iyi niyetin bereketiyle; ilimde ve amelde yüce bir mertebeye, ilahi lütufların feyzine, çeşit çeşit hikmetlere, kalbi aydınlanmaya, gönül inşirahına, azimde başarıya, hakka isabet etmeye ve kıyamet gününde de yüksek derecelere ulaşılacağını öğretir."(7)

Dipnotlar

 1-Buhârî, Ebû Abdillâh, Muhammed b. İsmâîl el-Cu 'fî, el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ, 1. Baskı, Daru'ş-ş'ab, Kahire 1987; Bedü'l-vahy,1; Müslim, Ebü'l-Hüseyn, Müslim b. el-Haccâc el-Kuşeyrî, el-Câmiʿu'ṣ-ṣaḥîḥ, thk. Nazar Muhammed el-Faryâbî, Daru't-taybe Riyad 2006; İmâre, 155.

 2-Nevevî, Ebû Zekeriyyâ, Yahyâ b. Şeref, el-Mecmûʿ şerḥu'l-Müheẕẕeb, thk. Muhammed Necîb el-Mutîî, Mektebetü'l-irşad, Cidde trhs.; 1/36-37.

 3-Müslim (1905); Tirmizî (2383); Nesâî (6, 23, 24).

4-Muḳaddimetü İbni's-Salâh. Tam adı "Maʿrifetü envâʿi ʿilmi'l-hadîs olup ʿUlûmü'l-ḥadîs ve Aḳṣa'l-emel ve'ş-şevk fî ʿulûmi ḥadîsi'r-Resûl" diye de bilinen eserini İbnü's-Salâh, Eşrefiyye Dârülhadisi'nde hocalığa başladığı 630 (1233) yılından itibaren kaleme almaya başlamış, yazdığı kısımları talebelerine imlâ etmiş ve çalışmasını 634'te (1237) tamamlamıştır. Müellif Râmhürmüzî'nin "el-Muḥaddis̱ü'l-fâṣıl"ına, Hâkim en-Nîsâbûrî'nin "Maʿrifetü ʿulûmi'l-hadîs"ine Hatîb el-Bağdâdî'nin başta "el-Kifâye ve el-Câmiʿ li-aḫlâḳı'r-râvî" adlı eserleri olmak üzere onun usûl-i hadîsin hemen her konuyla ilgili kitaplarına ve diğer usul çalışmalarına dayanarak meydana getirdiği eserinde Hâkim en-Nîsâbûrî'nin 52 bölüm halinde ele aldığı hadis konularını 65 çıkarmış ve bu çalışma yazıldığı dönemde usûl-i hadîsin yeniden ihyası olarak kabul edilmiştir. Hadis usulü konularının ele alındığı eser üzerinde çoğu şerh ve ihtisar olmak üzere yüzlerce çalışma yapılmış, ayrıca manzum hale getirilmiş, bu ihtisarlar ve manzumeler üzerine şerhler yazılmıştır. (Yaşar Kandemir, Mukaddimetü İbni's-Salâh, DİA, c.31/121-124).

 5-İbn Abdilber, " Câmiʿu beyâni'l-ʿilm ve fadlihî ", 1. baskı, Dâru ibn el-Cevzî, S. Arabistan 1994, s.748,749.

 6-İbn Cemâʿa, Teẕkiretü's-sâmiʿ ve'l-mütekellim fî edebi'l-ʿâlim ve'l-müteʿallim, s. 47.

 7-İbn Cemâʿa, a.g.e, s. 45.

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Allah'ın ayetlerine küfredenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele.

AL-Ä° Ä°MRAN, 21.AYET

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Muavvizeteyn (Nas-Felak) Sureleri

"Şeytan insanoğlunun kalbinin üzerinde tünemiş vaziyette bekler. Allah'ı zikredince siner, çekilir, gaflet etse vesvese verir." (Buhari, Tefsir, Kul euzu bi-rabbi'n-nas 1)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI