NECATİ KILIÇOĞLU HOCAMIZDAN HATIRALAR-1
Kıymetli ziyaretçilerimiz, Mehmed Kırkıncı Hocaefendi’nin talebelerinden, kendisinden İslami ilimler okuyan muhterem hocamız Necati Kılıçoğlu bey ricamız üzerine bazı hatıralarını bizimle paylaştılar. İstifadeye medar olması dileğiyle hizmetinize arz ederken Necati hocamıza bir kere daha teşekkür
Kıymetli ziyaretçilerimiz, Mehmed Kırkıncı Hocaefendi'nin talebelerinden, kendisinden İslami ilimler okuyan muhterem hocamız Necati Kılıçoğlu bey ricamız üzerine bazı hatıralarını bizimle paylaştılar. İstifadeye medar olması dileğiyle hizmetinize arz ederken Necati hocamıza bir kere daha teşekkür ediyor, bu vesile ile merhum Kırkıncı Hocamızı da hayır ve minnetle yâd ediyoruz. Saygılarımla. Salih Okur/cevaplar.org
 -Hocam siz hocamla nasıl tanıştınız?
-Ben 1963'te Kurşunlu medreselerine geldim. İnam hoca benim babamın dayısı. Ben hafızdım. İnam hocam babama dedi ki; "ben bunu götüreyim, Arapça okutayım." Allah gani gani rahmet eylesin. O bize hem Arapça okuttu, hem hayatı bize öğretti, hem de Risale-i Nurla ve hocamla bizi tanıştırdı.
Ä°NAM HOCA
Alet ilimlerini İnam hocamdan okudum. Molla Cami'ye kadar olan sarf ve nahve dair eserleri onun yanında bitirdim. Bana da çok emeği vardır. İnam hocanın sarf ve nahiv ilimlerindeki bilgisi çok güzeldi. Sarfın her konusunu teferruatıyla bilirdi ve okuturdu. Ders okuma aşığı bir zattı.
İnam hoca sinirli, tez kızan birisiydi. Ama hayatta kızmadığı, kırmadığı tek kişi Kırkıncı hocamdı. Mesela İnam hoca Erzurum eski müftülerinden Osman Bektaş hocadan da okumuştur. Onunla da bayağı teşrik-i mesai etmişlerdir. Ama bir seferinde ceketini çıkardı, Bektaş hocanın üzerine yürüdü. O da; "biliyorum, İnam Efendi döversin, döversin" dedi.
Hayatında kızmadığı tek kişi Kırkıncı Hoca. Ona hiç kızmadı, küsmedi, darılmadı. "O ne derse, o mesele haktır, doğrudur" böyle düşünürdü. Mesela birisi ona bir meseleyi söylese ama o kabul edemese, hemen hocama dönerdi; "böyle mi, doğru mu" diye sorar, o da "evet böyle" dese, "tamam o zaman mesele yok" derdi. Ona çok teslimiyeti vardı.
-Kendisi Sakıp Efendi'den okumuş mu?
-Sakıp Efendi'den de, Sadık Efendi'den de okumuş, ama programsız okuduğundan bir verim alamamış.
Şöyle olmuş; Bayburt'tan Erzurum'a imam olarak geldiğinde ilme çok merakı varmış. Zaten dedesi ve babası da hoca..Bakmış ki her bir hoca farklı yerlerde ders okutuyor. O da vurmuş kitapları koltuk altına. Gitmiş Sadık Efendi'nin dersine, oradan çıkmuş Sakıp Efendi'nin dersine, oradan çıkmış Osman Bektaş hocanın dersine.. Müftü Sadık Efendi dışarıdan meseleyi fark etmiş, demiş ki; "bu çocuğa yazık oluyor, bu hiçbir şey alamayacak böyle." Plansız, programsız oldu muydu, bir şey elde edilmiyor. Kendisi demişti ki; "ben üç dört sene sonra yanlış yaptığımı fark ettim" ve ondan sonra hocaları azaltmış ve derslerini bir programa koymuş.
Zaten daha sonra da hocamla tanışmışlar. Hocamla 1960 ihtilalinden evvel tanışmışlar. Hocam ihtilal sonrası eve geldikten sonra beraber okumuş, ders müzakere etmişler.
HOCAMDAN OKUMAYA BAÅžLAMAM
Askerden geldikten sonra 1978'de beni Kurşunlu camiine imam olarak atadılar. Ondan sonra Musa Şekerci ve merhum Abdülbaki Sünnetçi hocalarla birlikte Kırkıncı hocamdan âli ilimleri okumaya başladık.
-Hangi kitapları kendisinden okudunuz hocam?
-Hocamdan Mantık ilminde; Şemsiye, Fenari kitaplarını, İlm-i Akaide dair Şerh-i Akaid'i okuduk. Ben ayrıyaten Celaleddin ed-Devvanî'nin Akaid-i Adudiyye Şerhi Celal'i okudum. Makasıd'ı okumak için satın aldık ama hocamdan Makasıd'ı okumak nasip olmadı.Tefsirden; Fahreddin-i Razi'nin Tefsir-i Kebir'ini, Kadı Beyzavi tefsirini okuduk.
Hocam, Fahreddin-i Razi'nin tefsirini çok beğeniyordu. Fahreddin-i Razi'nin ibaresi çetin değil ama meseleleri çok uzatıyor. Zaman zaman da Kurtubi tefsirini hocamla mütalaa ettik.
Fıkıh'tan; Nur'ul İzah, Mülteka, Kuduri, İbn-i Abidin gibi kitapları okuduk. Usul-i Fıkıhtan Molla Hüsrev'in Mir'atu'l Usul'ünü okuduk.
Hadis kitaplarından Tac, Riyazüs Salihin, Feyzu'l Kadir gibi eserleri ve daha başka eserleri okuduk..
-Hocamın ilmi seviyesini nasıl anlatırsınız?
-Hocam Arapçanın künhüne vâkıf bir zattı, bu bir. İlm-i Kelamda eşine rastlanmaz bir hoca bu iki, Mantıkta eşine rastlanmaz bu da üç..Fıkıhta gene öyle, tefsirde gene öyle..
Biz ders okurken Erzurum'da hocamın eline su dökecek hoca yoktu. Her bir alimin ileri olduğu, öne çıktığı bir alan vardır. Mesela hocamın ilk hocası Serçemeli Mustafa Necati Efendi hadis ilminde çok ileri idi.
Hocamın sahası ise Kelam ve Mantık. Ama öteki ilimlerde geri miydi, yoo geri değildi. Ama Kelam ve Mantık'ta hocam çok ileri idi. Hocam Mantık okutacak, sen dinleyecektin. Kelam okutacak sen dinleyecektin.
"NECATÄ° SANKÄ° BAÅžKASINA OKUYOR"
Merhum Vahdettin Hızıroğlu ağabey vardı. Kendisini 1963-64'lerde tanıdım. Risale-i Nur'a çok vakıftı ve çok da güzel okurdu. O zaman genelde derslerde o okur, hocam izah ederdi.
Kendisi merhum Mustafa Polat ile birlikte Cuma namazlarına Kurşunlu camiine gelirlerdi. Bazen biz medresede ders okurken gelip dinleyici olarak katılırlardı. Bir gün İnam hoca ile hadis okuyorduk. Hadis okurken bir ara Vahdettin ağabey baktı baktı, "Necati öyle okuyor ki, sanki hiç kendisine lazım değil, başkasına okuyor." Nefsine hitap ederek okumuyor demek istedi. Tabii ben ne anlarım, o zaman 14-15 yaşlarında bir çocuğum..
HOCAM AHLAKEN ÇOK MÜKEMMEL İDİ
Hocam ilmi yönüyle olduğu kadar ahlaken de çok mükemmel bir insandı. Bir gün demişti ki; "Gençliğimde büyük bir alimi duyduğumda derdim ki; "keşke benim de şöyle bir ilmim olsa. Ben de çalışsam da öyle bir ilim sahibi olsam. Fakat yaşım ilerlediğinde anladım ki daha önemli olan ilim değil; ahlak, kemalât, insanlık.."
Evet çok alim olursun ama mükemmel bir insan olamadığın zaman ilmin zâyi olur. Hani İnam Hoca şu sözü çok tekrarlardı; "El ilmu yuziylu'l cehle vela yuziylu'l hamakete" "İlim cehaleti izale eder, hamakati (ahmaklığı) izale etmez."
Bir de Müftü Solakzâde'nin bir sözü varmış. Hocam kendisinden Keşşaf tefsirini okurken, tefsirin sahibi Zemahşeri'nin Mutezile fikrinde olmasından müteesir olmuş, bunu Sadık Efendi'ye açtığında o mübarek zat demiş ki; "Oğul, ilim hâdi(hidayet edici) değil, Allah hâdi."
Hocam kimsenin kusurunu aramazdı, kimsenin kusuruna bakmazdı. Kin tutmazdı. Herkesi affederdi. Nicelerini affetti. Kemalat sahibi idi.
KURŞUNLU CAMİİNE İMAM OLDUĞUMDA HOCAMIN SÖYLEDİKLERİ
Ben 25 yaşında Kurşunlu camiine imam olduğumda Kümbet'te hocam bana dedi ki; "Necati, Erzurum'a geldin, imam oldun. Ama biz imamımızı sakallı istiyoruz. Şöyle sakallarını koy, böyle biraz kısa olsa bile olur" dedi. İnam hoca da "ben onu tutar, uzatıram" demişti.
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
"Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" dediler.
Âl-i İmrân; 173
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Emin ve doğruluktan ayrılmayan ticaret ehli (ayette sırat-ı müstakim ashabı olarak zikredilen) peygamberler, sıddikler, şehidler ve salihlerle beraberdir.
Tirmizi, Büyu 4, (1209); İbnu Mace, Ticarat 1, (2139)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...