KADÄ°ROV:Â KADÄ°RÄ°-VEHHABÄ° KIRMASIÂ
Ramzan Kadirov baÅŸkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etmeleri Çeçen meselesini unutmuÅŸ kitleleri ÅŸaÅŸkına çevirdi. İpin ucunu yakalamakta zorlandılar. ‘Kadiri Kadirov’ adeta Putin’in gölgesi gibi hareket ediyor ve ona herkesten daha fazla sahip çıkıyor! Bunu nasıl yorumlamalı? Bunun sırrı ne olmalı? Kitleler son durumda meseleye neresinden bakacaklarını kestiremediler.Â
Ramzan Kadirov baÅŸkanlığındaki Çeçenlerin Suriye'den sonra Ukrayna'da da arz-ı endam etmeleri Çeçen meselesini unutmuÅŸ kitleleri ÅŸaÅŸkına çevirdi. Ä°pin ucunu yakalamakta zorlandılar. 'Kadiri Kadirov' adeta Putin'in gölgesi gibi hareket ediyor ve ona herkesten daha fazla sahip çıkıyor! Bunu nasıl yorumlamalı? Bunun sırrı ne olmalı? Kitleler son durumda meseleye neresinden bakacaklarını kestiremediler.Â
Kısaca tarif etmek gerekirse Ramzan Kadirov, Çeçenistan'ın Haydar BaÅŸ'ı. O da(H.BaÅŸ) Kadirilik üzerinden Åžiilikle köprü kurmuÅŸtu. Dolayısıyla Åžiilik-Kadirilik karması üretmiÅŸti. Kadirov da kuzeyde bunu biraz farklı uyguluyor. VehhabiliÄŸin en pespaye ve karanlık, en kötü kolu ya da markası olan devletçi SelefiliÄŸi temsil eden Camiye anlayışı ile birlikte KadiriliÄŸi ( kendi tarzında Kadiri tarikat geleneÄŸini) birleÅŸtirdi.Â
Suudi Arabistan'da Camiye ekolü bir fikri virüs olarak istihbarat ağlarında, dehlizlerinde üretildi. Sonra da dünyaya ihraç edildi. Camiye akımı din adına devlet erkanını putlaştırıyor. Sasani ve Şii geleneği ise bunu tersinden yapar. Devlet erkanını takdis etmek bir nevi teokratik geleneğe tekabül eder. İslam ile alakası yoktur. Ulu'l emr ne yaparsa yapsın onu ve yaptıklarını meşru kabul ederler. İtirazları olursa da, itirazlarını kamuoyu önünde dile getirmekten imtina ederler. Bir defalığına sadece kulağına dile getirmeyi meşru kabul ediyorlar. Bu nedenle bazen Hazreti Hüseyin'in Yezid'e başkaldırarak yanlış yaptığını ve meşru otoriteye karşı çıktığını söylüyorlar. Gülen de Mavi Marmara olayında İsrail'i meşru otorite olarak kabul etmiş ve ondan izin alınmamasını yadırgamıştı. Lakin 15 Temmuz da ise tam hilafına hareket etmiş ve ezberini bozmuştur.
Dolayısıyla kara para aklama gibi bunlar da zulüm aklıyor. Zulüm aklama mekanizmasını temsil ediyorlar. Yöneticilerin zulümlerini alkışlıyor ve ulu'l emr kavramı üzerinden aklıyorlar belki takdis ediyorlar. Kadirov ikisinden bir karma üretti. Bunun sonucunda Kadirov'u, Putin'in önünde diz çökmüş ve el pençe divan durmuÅŸ halde görebiliyorsunuz.Â
Kadirov, Putin'den Kiev'e girme ve Zelenski'yi suikastla ortadan kaldırma izni istiyor. Esasında literal anlamda Vehhabi olmasa da duruş ve davranış kalıbı olarak Camiye anlayışını taklit ve temsil ediyor. Müslüman olmadığı halde Putin'i ulu'l emr olarak görüyor ve ona kayıtsız ve şartsız bir biçimde teslim oluyor ve biat ve itaat ediyor. İşte Camiye anlayışının ruhu budur ve güneydeki Camiye akımı sufiliği dışında birebir Ramzan Kadirov ile uyuşuyor, aynı düşünüyor ve ötesinde aynı davranıyor. Refleksleri aynı. Onu bağrına basmakta bir an olsun tereddüt göstermiyor.
Elbette derdim ne KadiriliÄŸi yermek, kötülemek ne de SelefiliÄŸe sataÅŸmak. Lakin tarihten ve günümüzden ibret dersleri çıkarmak zorundayız. Boynumuzun borcu. Bu da analiz yoluyla olur. Yoksa hem KadiriliÄŸi hem de Abdulkadir-i Geylani'yi çok severim. ÇocukluÄŸum onun sevgisinin gölgesinde boy vermiÅŸ, ÅŸekillenmiÅŸ, geçmiÅŸtir. Lakin Haydar BaÅŸ gibi Ramzan Kadirov'un KadiriliÄŸi de manipülatif yani aldatıcı ve Putinci bir Kadiriliktir! Haydar BaÅŸ, Abdulkadir Geylani'yi Mustafa Kemal ve Humeyni ile eÅŸleÅŸtirmiÅŸ ve aynileÅŸtirmiÅŸtir. Onun adına bir sapma hareketidir. Bu hareket NakÅŸibendilik adına olsa da yanlıştır.Â
Kadirov'un dini anlayışı ya da kuzey CamiyyesiÂ
BilindiÄŸi gibi DaÄŸlılar veya Ruslara karşı direnen Åžeyh Åžamil hareketinin dini anlayışına Müridizm deniliyordu. Åžeyh Åžamil'in baÄŸlı olduÄŸu anlayış NakÅŸibendilik tarikatı idi. Kısaca Åžeyh Åžamil tasavvuf ruhuna baÄŸlıydı. Mücadelesini bu zeminde yürütüyordu. Haydar BaÅŸ veya Kadirov anlayışı ise 19'uncu yüzyıldan itibaren Kuzey Afrika'da bozulan tarikatların Fransız nüfuzu altına girmesini hatırlatıyor. SömürgeciliÄŸe müzahir sufi anlayışı temsil ediyor.Â
Bu anlayış günümüzde NakÅŸibendilik unvanı altında da yürütülüyor. Buna dair en tipik misallerden birisi, 11 Eylül sonrasında Kıbrıslı Åžeyh Nazım ve damadı HiÅŸam Kabbani'nin Pentagon gölgesi altında yürüttükleri Amerikan yayılmacı anlayışına destek çıkmaları olmuÅŸtur. Bu anlayışın cihadın somutlaÅŸmış hali olan Åžeyh Abdulkadir el Cezairi ve Åžeyh Åžamil ile ve davalarıyla yakından ve uzaktan alakası yoktur ve olamaz. Önemli olan isme deÄŸil ruha baÄŸlı kalmaktır.Â
Zamanla iÅŸgal ve ardından gelen göçlerle birlikte DaÄŸistan ve Kafkaslar'da eski dini düzen zayıfladı. Sovyetler BirliÄŸi döneminde ise dini yapılar yeraltına çekildi ve insanlar dine, ritüellerle deÄŸil de duygu boyutuyla baÄŸlı kaldı. Yine de keselendiklerinde derilerinin altından unutulan, unutturulan Müslümanlık çıkıyordu. Bununla birlikte yine de dindarlık en düşük seviyesine indi. Dolayısıyla Kafkaslar ve diÄŸer Müslüman coÄŸrafyalar da tarihi anlayışta kırılmalar yaÅŸandı. Bu da onları ithal (vafid) akımlara açık hale gelmiÅŸtir.Â
Doğrusu buna benzer bir durum İngiliz işgali altında Hindistan'da da yaşanmıştır. Hicaz bağlantılı olarak dini akımlar zuhur etmiş veya yerel hareketler onlardan etkilenmiştir. İngilizler de yerel halkı bu mücadeleden soğutmak için onlara kulp takmış ve 'Vehhabi' demiştir. Oysa şimdi Vehhabiler bile geçmişteki mücadeleci miraslarından yaka silkiyorlar. Osmanlı'ya karşı olursa buna sahip çıkıyorlar, benimsiyorlar lakin İngilizlere karşı olursa teberri ediyorlar. Şimdi İhvan çizgisini mutlak düşman saymaları, İsrail'i ise potansiyel müttefik görmeleri gibi.
Bu tarihi kopukluk ve kesintilerden ötürü SSCB'nin yıkılmasından sonra Çeçenistan'da dalgalı bir dini hayat ortaya çıktı. Cihatçı selefiler de bu dini coÄŸrafyada yerlerini aldılar. Hattap lakabıyla anılan Samir bir Salih es Suveylim bunlardan birisiydi. Müslüman coÄŸrafya'nın bağımsızlıklarını kazanmaları için yardıma gelmiÅŸlerdi. Ruslar da Ä°ngilizler gibi aynı propaganda silahına baÅŸvurdular ve Çeçen cihadını bir bütün olarak Vehhabilere mal ettiler. Bu isimle damgaladılar. Halbuki, sadece yardıma gelenlerin sadece bir kısmı bu akımla anılabilirdi. Çeçen komutanların hiçbiri Vehhabi deÄŸildi. Nasıl ki Taliban veya Diyobendilik Vehhabilik akımının bir parçası deÄŸilse Çeçen cihadı da bir bütün olarak vehhabi anlayışıyla baÄŸdaşık gösterilemez. Lakin sapla samanı karıştıran Ruslar cihadı ve cihatçıları halkın gözünden düşürmek için onlara ithal dini akım ve Vehhabi damgası vurdular.Â
 Kadirov ailesiyle birlikte, Vehhabiler üzerinden Çeçen cihadın itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni ardına koymadılar. Suriye'de de İhvan'a karşı benzeri bir hareket hattı takip edilmiştir. İhvan'ın kökleşmemesi için, geleneksel anlayışa yaslanmakla birlikte bir sapma gösteren Ahmet Keftaro gibi anti tezlere destek verildi. Halbuki, Hamalı büyük mücahit Muhammed el Hamid de Nakşibendi geleneğinden geliyordu. Şahsında ve Hama'daki Sultan Camiinde İhvan ile Nakşibendi pratiğini birleştirmişti. Said Havva'nın Ruhi Terbiyemiz kitabı da Muhammed el Hamid'in şahsında bu beraberliği tecsit ettirmekte, ortaya koymaktadır.
Maalesef Muhammed Said Ramazan el Buti ile Ahmet Keftaro Esat ailesine angaje oldukları için karşı cephede yer almışlardır. Bu yanlış bir denklemdir. Durum Musa Aleyhisselam'ın kavmine söylediÄŸi gibidir: Siz hayırlı olanı, mertebesi düşük veya daha aÅŸağı olanla mı deÄŸiÅŸtirmek istiyorsunuz? Ä°hvan'ın bir takım yanlışları olabilir lakin bu onlara 'bir topluluÄŸa olan kininiz sizi adaletten alıkoymasın' ayetiyle muamele etmemizi engellemez. Aksine Ä°mam Birgivi'nin ifadesiyle hatalı da olsa bir mümin onlarca gayri Müslime bedeldir.Â
Hamidullah Hoca da İhsan Süreyya Sırma'ya vasiyet gibi bir tavsiyede bulunuyor ve en kötü veya zayıf din kardeşin bile en iyi gayri Müslimden yeğdir mealinde bir söz sarf ediyor. İman etmiş insanlarla müştereklerimiz daima fazladır. Lakin bu umum insanlara iyilik yapmamızı engellemez. İhsan Süreyya Sırma Hoca, Muhammed Hamidullah'ın; "Bu sözümü kulağına küpe yap, sakın çıkma" dediği sözü açıkladı: "Günahkar Müslüman sana kafirden daha yakındır."
 Ahmet Kadirov'un Çeçen cihadından kopmasıyla birlikte tekrar geleneği keşfetme dönemi başlamıştı. Lakin bu defa Şeyh Şamil veya Nakşibendi anlayışı yerine Kadirilik ikame edildi ve öne çıkarıldı. Bu Vehhabilikle mücadelenin kılıfı da yapıldı. Onun üzerinden de Ruslara karşı cihat karalandı. Halbuki, Kadiriye tarikatı Abdulkadir Geylani'nin bir Hanbeli olması nedeniyle ve temsil ettiği dini anlayışı dikkate alındığında selefi anlayışına daha yatkın veya onunla daha barışık sayılabilir.
Kısaca Nakşibendilik ve Selefilik sonrasında Kadirov ailesi (Ahmet ve Ramzan Kadirov) Kadirilik markası altında Rus yanlısı bir dini anlayış geliştirdiler. Ruslarla uzlaşma zemininden işbirlikçi bir zemine geçtiler.  Çeçen liderliğinden en azından bir kısmı ve hayatta kalanlar Rusların yanık topraklar siyaseti gütmesiyle kırılması ve yerlerinden ve yurtlarından Cengiz Han döneminde olduğu gibi sökülmeleri ve sürülmeleri sonucu uzlaşma arayışına girdiler. Aslan Maşadov gibi Çeçen liderler bunun için Rusların nabzını yokladı lakin onlar uzlaşma görüşmesi adı altında onu tuzağa çektiler ve şehit ettiler. Cevher Dudayev'den başlayan cihat süreci böylece kesintiye uğradı. Asli çizgi zayıfladıkça ikame çizgiyi ve işbirlikçi akım büyüdü ve güçlendi. Ramzan Kadirov'un babası Ahmet Kadirov bir stadyumda düzenlenen etkinlikte suikastla öldürülmesi üzerine oğlu Ramzan Kadirov'u bilediler, diğer çizgi üzerine saldılar, kışkırttılar. O da kinle meşbu bir halde Ruslar adına karşı çizginin üzerine yürüdü. İntikam ateşiyle ve dürtüsüyle hareket etti. Bunun fikri cephesi de sözüm ona Vehhabilikle mücadele idi. Diğer çizginin kırılmasıyla birlikte bu çizgi ana çizgi haline geldi ve Putin'in hizmetine girdi. Putin de onları mazlum coğrafyalarda kah Müslümanlara kah gayri Müslimler üzerine sürdü. Zamanla Ramzan Kadirov Putin'in histerik bir takipçisi hatta maşası haline geldi.
Burada temsil edilen Kadirilik asli bir Kadirilik mi yoksa ikame bir Kadirilik mi ya da Haydar Baş'ın temsil ettiği gibi manipütlatif bir Kadirilik akımı mi? Kadirilikle Çeçenlerin cihatçı ruhunun önüne geçmek mümkün mü? Sonuç itibarıyla Şeyh Şamil döneminde Kafkaslar'da Müridizm veya Nakşibendilik Rus yayılmacılığının önünde set olmuştur. Şimdi ise Rus yayılmacılığının bir aracı ve aleti durumuna düşmüştür. Müridizm sadece bir tarikat düzenini değil askeri bir düzeni de akla getirmekte ve çağrıştırmaktadır. Dolayısıyla bir alperen hareketidir. Dolayısıyla ötekisi nevzuhur bir ihanet çizgisi ve şebekesidir. Dava çizgisi değil şahıs çizgisidir. O dönemlerde Cezayir'de de Fransızların karşısına da yalınkılıç Abdulkadir el Cezairi çıkmıştır. O da Kadiri-Ekberiye çizginin bir varisidir. Hem Şeyh Şamil hem de Abdulkadir el Cezairi selefilerin hilafına hem cihat ruhunu hem de hoşgörü anlayışını kuşanmışlardı. Kadirov modeli ise Müslümanlara karşı oldukça katı, gayri Müslimlere karşı hoşgörülüdür. Bu, Kur'an-ı Kerim'in buyruklarına aykırıdır; "O, Allah'ın elçisi Muhammed'dir. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı sert, kendi aralarında merhametlidirler." ( Fetih suresi 29).
 Kadirov'un güçleri Ukrayna'ya girerken gövde gösterisinde bulunmuÅŸlar bir de orman içinde toplu namaza durmuÅŸlardı. Bu Putincilikleri herkesin dikkatini çekmiÅŸ ve ÅŸaÅŸkına uÄŸratmıştır.Â
Yaser Zaatreh isimli Ürdünlü-Filistinli yazar 26 Şubat tarihli twitter mesajında Ramzan Kadirov ve güçlerini şöyle tarif etmekte ve teşhisini şu şekilde koymaktadır: "Taat ve itaatta camiye akımından daha aşırı davranışlar sergiliyorlar. Camiye akımı yine de bunlarla mukayese edildiğinde daha ehven görünüyor. Onlar veliyyi emri kamçı ve yağmaya kışkırtmakla yetiniyorlardı. Kadirov hem Suriye hem de Ukrayna'da cinayetleri meşru görmekte ve hezeyanlarına İslam kisvesi giydirmektedir."
 Camiye akımı ile Ramzan Kadirov arasındaki görünmez bağlardan ve benzerliklerden birisi de Camiye'nin 1991 yılında ve sonrasında Kuveyt'in kurtarılması gibi hadiselerde yabancı güçlerden yardım alınmasına cevaz vermesidir. Bunda bir beis görmemiştir. Kadirov gibi işbirlikçi bir dini anlayışı temsil ediyorlar.
Suriye rejimi de muhalifleriyle kapışmasında kendi konumunu meşrulaştırmak için daima selefilik veya Vehhabilik kartına sarılmıştır. Suriye rejimine yönelik kalkışmanın ilk günlerinde bu hareketi Suudi Arabistan'da ikamet eden Suriye asıllı selefi davetçi Adnan Ar'ur'la bağlantılı göstermişlerdir. Halbuki bu, hilaf-ı hakikattir. 2014 yılından itibaren de IŞİD'in zuhuruyla birlikte Suriye rejimi ile birlikte PYD bayram etmiş ve aradıkları meşruiyeti onda bulmuşlardı. Kısaca karalama araçları her yerde aynı; Vehhabilik ve türevleri. Halbuki, Vehhabiliğin son türevini kendileri temsil ediyorlar.
Lavrov denilen Rus uşağı ve iblisi Ukrayna'ya müdahale gerekçelerini şöyle ifade etmektedir: "Bu ülkede Rusça konuşanlara karşı zulüm ve soykırım uygulanıyor ve din esasına göre halkın kesimleri ve katmanları arasında ayrım gözetilmektedir."
Burada azınlıktan yana oldukları gibi Suriye'de de öyledir.
Her yerde tarzları aynı ve zulümleri benzer!
Vehhabiliğin son versiyonu Putin'in hizmetinde…
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir.
HAÅžR, 1
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın.
Müslim, 2318
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...