KIZIL İCAZ BEŞİNCİ BEYİT- 8. DERS(3)

Ali Haydar Hoca; Devam ediyorum. من قد ارسلا (gönderilmişlerin en hayırlısı) ya üstad şöyle bir şerh düşmüş; اي خير الخلق yani yaratılmışların en hayırlısına.” Yaratılmışların en hayırlısı deyince, niçin خير من mahlukatın en hayırlısı? لانه خيار من خيار ست مرات Çünkü o, tam altı kere seçilenlerden seçilendir.Abdülmecid efendi haşiyesinde diyor ki; ان الله تعالي اختار من المخلوقات ذوي الحياة ومنهم بني آدم ومنهم


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2023-09-01 07:28:48

Ali Haydar Hoca; Devam ediyorum.

من قد ارسلا (gönderilmişlerin en hayırlısı)

ya üstad şöyle bir şerh düşmüş;

 اي خير الخلق yani yaratılmışların en hayırlısına." Yaratılmışların en hayırlısı deyince, niçin خير من mahlukatın en hayırlısı? لانه خيار من خيار ست مرات

Çünkü o, tam altı kere seçilenlerden seçilendir.Abdülmecid efendi haşiyesinde diyor ki;

ان الله تعالي اختار من المخلوقات ذوي الحياة ومنهم بني آدم ومنهم اولاد اسماعيل ومنهم قريشا ومنهم بني هاشم ومنهم محمدا عليه الصلاة والسلام

"Şüphesiz Allahu Teala hazretleri mahlukatı içinde hayat sahibi olanları seçti. Onlardan da Adem oğlunu seçti. Onlardan da ben-i İsmail'i seçti. Onlar arasından da Kureyş kabilesini seçti. Kureş'ten de Haşimoğullarını seçti. Onlardan da Muhammed Aleyhissalatu vesselam'ı seçti."

Merhum Abdülmecid Efendi sonra diyor ki;  Bu, aşağıdaki hadisin mealidir; ما زلت خيارا من خيار

"ben seçilmişler içerisinde seçilmiş birisiyim."

Not: Merhum Sadreddin Yüksel hoca da Kızıl İcaz haşiyesinde Taberani'den şu rivayeti nakletmiştir;

ان الله اختار بني آدم فاختار منهم العرب ثم اختار العرب فاختار منهم قريشا ثم اختار قريشا فاختار منهم بني هاشم ثم اختار بني هاشم فاختارني فلم ازل خيارا من خيار رواه الطبراني

Hakim'in Müstedrek'inde de şöyle bir rivayete rast geldim;

 -إنَّ الله

خَلَق السمواتِ فاختار العُليا فأسكنها مَن شاء مِن خَلْقه، ثم خَلَق الخَلْق فاختار مِن الخلْق بني آدم، واختار مِن بني آدم العَرَبَ، واختار مِن العرب مُضرَ، واختار مِن مُضر قريشًا، واختار مِن قريش بني هاشم، فأنا مِن بني هاشم مِن خيارٍ إلى خيارٍ

(Salih Okur)

Muhlis Körpe; hocam, Üstad 24. Mektup'ta Hatime'de diyor ki;

" Madem şu kâinatın Hâlıkı, her nev'de bir ferd-i mümtaz ve mükemmel ve câmi' halkedip, o nev'in medar-ı fahri ve kemali yapar.(Mektubat ,s 307) Bu bir adetullah. Nev'i yaratıyor. O nev'in medar-ı kemali, bütün nevi sanki onda toparladığı bir ferdi yaratıyor. Devamında diyor ki; " Esmasında bir ism-i a'zam olduğu gibi, masnuatında da bir ferd-i ekmel bulunacak ve kâinata münteşir kemalâtı o ferdde cem'edip, kendine medar-ı nazar edecek. O ferd her halde zîhayattan olacaktır. Çünki enva'-ı kâinatın en mükemmeli zîhayattır. Ve her halde zîhayat içinde o ferd, zîşuurdan olacaktır. Çünki zîhayatın enva'ı içinde en mükemmeli zîşuurdur. Ve her halde o ferd-i ferîd, insandan olacaktır. Çünki zîşuur içinde hadsiz terakkiyata müstaid, insandır. Ve insanlar içinde her halde o ferd Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olacaktır. Çünki zaman-ı Âdem'den şimdiye kadar hiç bir tarih, onun gibi bir ferdi gösteremiyor ve gösteremez. Zira o zât Küre-i Arz'ın yarısını ve nev'-i beşerin beşten birisini, saltanat-ı maneviyesi altına alarak, bin üçyüz elli sene kemal-i haşmetle saltanat-ı maneviyesini devam ettirip, bütün ehl-i kemale, bütün enva'-ı hakaikte bir "Üstad-ı Küll" hükmüne geçmiş. Dost ve düşmanın ittifakıyla, ahlâk-ı hasenenin en yüksek derecesine sahib olmuş. Bidayet-i emrinde, tek başıyla bütün dünyaya meydan okumuş. Her dakikada yüz milyondan ziyade insanların vird-i zebanı olan Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ı göstermiş bir zât, elbette o ferd-i mümtazdır, ondan başkası olamaz. Bu âlemin hem çekirdeği, hem meyvesi odur. (Mektubat s. 308 )

Şimdi burada, yukarıdaki hadis-i şeriflerin doğrultusunda önce bir mevcut, mevcutlar içinde fert, sonra ondan zihayatları, zihayatlar içinde zişurları, zişuular içinden insanları, insanlar içinde de Hz. Peygamber (alehissalatu vesselam) şeklinde burada ayrı bir mertebe var. Bunu da Abdülmecid ağabein şerhinin yanına koymakta fayda var diye düşünüyorum.

Necmi Atik; -Hocam süzülmeyi cemadat( cansızlar) başlatırsak hocam;

1-Cemadat,

2-Nebatat

3-Hayvanat

4-İnsan

5-Peygamberler

6-Onlar içerisinden de Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem. Bu silsileyi yazan ulemayı da biliyorum.

 * Ali Haydar Hoca;

-Evet,

وخير من خاض المقامات العلا

O zat ki bütün güzel makamları cem etti ifadesine Üstad;

لانه علي خلق عظيم Ifadesiyle Allahu alem;

 وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ

"Ve hiç şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin." (Kalem Sûresi, 68/ 4) ayetine de gönderme yapıyor. Burada,

عطف الدليل علي المدلول بجهتين

 ifadesinden biz من قد ارسلا (gönderilmişlerin en hayırlısı)'nin medlul, بخير من قد ارسلا cümlesinin de delil olduğunu görmüş oluyoruz.

Muhlis Körpe; Hocam, özür dileyerek, şu anda aklıma gelen bir nükte var da...

-Buyrun..

-Burada musannif el Ahdari  

من خصنا بخير من قد ارسلا

diyor. Üstadımız da haşiye düşerken; اي خير الخلق

diyor. Efdal-i hâlki demiyor, eşrefu'l hâlki demiyor. Fahr'ul âlemin demiyor. Peygamber aleyhissalatu vesselam'ın bu kadar sıfatları varken, niye hayır kelimesini kullanıyor? Hayır kelimesine Kamus'ul Okyanus'ta baktığımız zaman, mahlukatın meyl ettiği, arzuladığı bütün güzellikler, talep ettiği, istediği her şey demek olduğunu görüyoruz. İbn-u Abbas da(radyıallahu anh) diyor ki; "hayır kelimesi aynı zaman da ilm-i ilahi manasına da kullanılır ve bu sonsuzdur" diyor.

O zaman burada şöyle bir mana düşülemez mi; "Bütün mahlukatın meylettiği ne kadar hayır, güzellik varsa Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam da mevcuddur.

Ali Haydar hoca;

-Üstad burada Peygamber efendimizin yüce ahlakını öne çıkarıyor. Yani yaratılanların en hayırlısı olan Rasulullah sallalahu aleyhi ve sellem'i en ön plana çıkaran özelliği, hususiyeti, o yüce makam; yüce olan ahlaka sahib olmasıdır.

Burada geçen delil medlul, soru sorarsak belki daha iyi anlaşılır. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) Peygamberlerin en hayırlısıdır. Peki birisi bize "deliliniz nedir" diye sorsa, Çünkü o, yüce olan makamlara haiz olanların en hayırlısıdır. Delilim budur. O zaman;

 وخير من خاض المقامات العلا

Ne oluyor? Birinci cümlenin delili oluyor. O zaman birinci cümle ne oluyor? O da medlul oluyor. Yani kendisine delil getirilen.

O zaman buradan şunu anlamamız lazım; Matuf olan وخير من خاض المقامات العلا cümlesi delil oluyor, matufun aleyh olan بخير من قد ارسلا delil kentirilen(medlul) oluyor. Ama daha bitmedi, بجهتين iki yönüyle. O iki yönden bedel nedir, بتنقيح المناط وتخريج المناط

Menat kelimesi güven kaynağı manasına geliyor. Tenkıhu'l menat ise lugavi manası güven kanağını gözden geçirme manasına idi, ki bize bu lazım değil. Tahricu'l menat ise güven kaynağını tahric etme manasına. Lugavi manası; güven kaynağını onaylamak.

Bunlar lugat manası. Bize lazım olan ise bunların lugat manası değil, usul-ı fıkıh ilminde geçen manaları bize lazımdır.  Tenkıhu'l menat  usulde bir tabirdir. "İllet olmada dahli olmayan vasıflardan asıl illetin öne çıkmasıdır" şeklinde yapılan izahı gözümüzün önüne alıyoruz. Buna misal olarak da; 

 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ

مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

Maide Suresinin 90. ayet-i kerimesinde Allahu Teala yasak ettiği şeyleri sıralarken bunlardan birisinin de hamr(insanın aklını örten içki) olduğunu haber veriyor.

Şimdi şarabın haram olmasının çok illeti olabilir değil mi? Ama asıl illeti müskir olması yani sarhoş edici olmasıdır ki, bu manada Efendimiz (sallalahu aleyhi ve sellem);

 كل شَرَابٍ أَسْكَر فهو حَرَامٌ

" her sarhoşluk veren şey haramdır" buyurmuştur. (Buhari, Eşribe 4, Vudu 71, Müslim, Eşribe 67-68, (2001), Muvatta, Eşribe 9, (2, 845), Nesai, Eşribe 23, (8, (298)Ebu Davud, Eşribe 6, (3682, 3687), Tirmizi, Eşribe 2, 3,) (1864,1867)

İşte burada tenkıhu'l menat içkinin sarhoş edici olma vasfıdır.  Tahricu'l menat ile usul isminde kastedilen ictihaddır. Mesela esrarın haram olmasının sebebi, nass ile haram olan şarabın illetine kıyas ile yapılan ictihad iledir.

Metnimize gelirsek, burada Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam'ın en hayırlı olmasının pek çok sebebi olmakla beraber, asıl illet, asıl sebeb nedir? Ahlakıdır değil mi? Delilimiz;

 وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ

 "Ve hiç şüphesiz sen pek büyük bir ahlâk üzerindesin." (Kalem Sûresi, 68/ 4) 

Buradaki tahricul menat, içtihad ise, diğer peygamberlerin de yüksek makamlara ulaşmasını pek çok sebebi olmakla beraber, asıl sebeb de onların ahlaklarıdır. Ahlaka vurgu yapan Buhari'deki şu hadis-i şerif de buraya monte edilebilir;

 إنَّ مِمَّا أَدْرَكَ النَّاسُ مِنْ كَلاَمِ النُبُوَّةِ الأُولَى: إذَا لَمْ تَسْتَحِ فَاصْنَعْ مَا شِئْتَ. "İnsanlığın ilk nübüvvetten aldığı öğüt şudur: "Eğer hayân yoksa git dilediğini yap." (Buhari, Enbiya, 54)

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örteriz ve sizi ağırlancağınız şerefli bir yere yerleştiririz.

Nisâ, 31

GÜNÜN HADİSİ

"Kim bir oruçluya iftar verirse, oruçlunun sevabından hiçbir şey eksilmeksizin, oruçlunun sevabı gibi sevap alır."

Tirmizî.

TARİHTE BU HAFTA

*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI