İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

İttihad-ı İslam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar dağdağalı, sıkıntılı ve sancılı ise, o zaman sağlam radyal temeller atmamız, ciddi tahşidat ve tahkimat yapmamız, boşluk ve çukurları doldurmamız lazım.


Prof. Dr. Åžener Dilek

marifet.nurlari@gmail.com

2023-11-01 20:48:43

İttihad-ı İslam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar dağdağalı, sıkıntılı ve sancılı ise, o zaman sağlam radyal temeller atmamız, ciddi tahşidat ve tahkimat yapmamız, boşluk ve çukurları doldurmamız lazım.

Ön adım önce hayalde başlar. İlk inşa hayaldir. Tahayyülden sonra taakkul gelir. Dimağ laboratuvar gibi çalıştırılmalı, dimağda pişen meseleler fiili adımlarla uygulamaya sokulmalıdır. Sonra geniş dairede ciddi teşebbüslere ve birbirini takip eden, birbiriyle kenetlenen icraatlara ciddi ihtiyaç vardır.

Bu tekâmül ve terakki hamlesinin hedefe ulaşabilmesi için gereken hazırlık çalışmalarının gerçekleştirilmesinde devlete büyük görevler düşmektedir. Devletin yaptırım gücü, kuvvetli bir irade ile sahaya inmeli ve gereken ön adımlar atılmalıdır.

NEDİR YAPILMASI GEREKEN ÖN ADIMLAR?(1)

BİRİNCİ ADIM: Ülkeler nezdinde siyasi iktidarların birbirine yaklaşması. 

Ülkeler nezdinde siyasi iktidarların birbirine yaklaşması, tebessümle birbirini kucaklaması "Eski hal muhal ya yeni hal ya izmihlal" düşüncesinden hareketle birbirleriyle yakın temasa geçmeleri lazım ve elzemdir.

Güç ve dirayet, kuvvet ve iktidar birlikteliktedir. Atılmış, yıkılmış, ötelere itilmiş Müslüman ülkelerin yeniden doğuşu ve ayağa kalkışı, inşallah ittihad-ı İslam ile gerçekleşecektir. Bu ilk adım, ciddi bir zarurettir.

İslam ülkelerinin genellikle dünya siyasetinde sesleri kısıktır. Batının ihanet ve zulümlerine, dessas dış mihrakların taslit ve tahakkümlerine karşı, artık İslam dünyasının ciddi manada birlik oluşturması ve tam bir mutabakatla fiili adımlar atması mutlak maslahattır. Ve izzet-i İslamiye'nin de gereğidir.

Bu mananın tahakkuku için İslam ülkelerindeki yönetim kadroların din ve iman ile merbut, yüksek hamiyetli, müdebbir, doğru ve dürüst, samimi, ciddi, müstakim ve ittihad-ı İslam'ın önemine müdrik şahsiyetlerden oluşması, hakikat noktasında büyük önem arz etmektedir.

Cenab-ı Hak, kalblere bu sıcaklığı versin. İslam ülkeleri arasında sıkı bir tesanüdü ikram eylesin. El ele verme, dayanışma ve birlikte hareket etme ruhunu uyandırsın.

İKİNCİ ADIM: Kısıtlayıcı duvarların kaldırılması, hukuki engellerin çözülmesi

İslam devletleri arasında bütün bürokratik engel ve yasaklamalar mutedil bir hale getirilmeli, yurt içi ve yurt dışı giriş ve çıkışlarda azami kolaylıklar sağlanmalıdır. Kısıtlayıcı duvarlar kaldırılmalı, hukuki engeller ivedilikle çözülmelidir. Siyası trafik daha hızlı, daha etkili ve daha şümullü olmalıdır.

ÜÇÜNCÜ ADIM: Ortak bir para biriminin devreye sokulması

İslam ülkeleri arasında "ortak pazar" ve "ortak bir para birimi" uygulamasına kapılar açılmalıdır. Ticaret hacmi genişletilerek doların saltanatına son verilmelidir. "İslam ülkeleri ortak pazarları" daha aktif ve daha faal hale getirilmelidir.

"Ortak para birimi" ile ilgili ciddi çalışmalar yapılmalıdır. Bütün İslam devletlerini kapsayacak bir biçimde "altına endeksli bir ortak para birimi" uygulamasına girişilmelidir. Herhalde böyle bir teşebbüs, enflasyon ve fiyatlardaki dalgalanmalar, çöküş ve yıkılışlara karşı daha sağlam bir dayanak olacak, ekonomiye istikrar ve ivme kazandıracaktır. En önemlisi, böyle bir uygulama, inşallah ümmeti faiz belasından kurtaracak, faiz lobilerinin, tefecilerin, haksız kazanç sahiplerinin ve milletin kanını emen vampirlerin iştahlarını kurutacaktır. Faizden uzak bir ekonomi, maddi ve manevi inşirahlara kapılar açacak, rahmet-i İlahiyye'nin celbine vesile olacaktır. Unutmamak gerekir ki, "Helalin hesabı, haramın azabı vardır."

DÖRDÜNCÜ ADIM: İslam dünyası haberleşme merkezlerinin daha aktif hale getirilmesi

Etkin haberleşme ağları, sosyal medya paylaşımları ve ortak "İslam dünyası haberleşme merkezleri" aktif olarak görev yüklenmeli, dini tebliğ ve temsil ciddiyeti adına sürekli, ciddi adımlar atılmalıdır. Bu görev ve sorumluluklar uluslararası boyutta, geniş çaplı ve en etkin bir biçimde ve gayet canlı bir biçimde uygulamalara kuvvet vermelidir.

İslam ülkeleri arasında çok yönlü temas ve irtibatlar pekiştirilerek yoğunlaştırılmalıdır. Siyasi, ekonomik, mali, askeri, dini, ahlaki, sosyal ve kültürel ilişkiler gündemi doldurmalıdır. Müslümanlar arasında tarihi, sosyal, kültürel bağ ve faaliyetler canlı tutulmalıdır.

BEŞİNCİ ADIM: Can güvenliğinin temini ve genel asayişin tesisi Çete ve mafyaların, yer altı dünyalarının tezgâhları sökülüp atılmalı ve genel asayişin mükemmel bir biçimde tanzimine büyük himmet ve gayret gösterilmelidir. Bu manada hukuk sistemi tekrar gözden geçirilmeli, adalet ölçüleri çiğnenmemeli, kanun ve yönetmelikler İslam'ın ruhuna uygun bir biçimde tekrar ele alınmalı, Batı dünyasının fıtrata uygun olmayan dayatmalarına, kanun ve kararnamelerine asla iltifat ve itibar edilmemelidir.

Aile, cemiyetin kayyum değeridir. Aileyi yıkacak, sevgi bağını parçalayacak paçavra misal kanunlara asla ve asla müsaade edilmemelidir. Bu nokta fevkalade önemlidir. Aile giderse, her şey biter. Din ve mukaddesata, vatan ve millete yapılacak en dehşetli zulüm ve en korkunç ihanet, en zalimane icraat ailenin yıkılması parçalanmasıdır. Batı dünyası bütün gücüyle, sosyal medya bütün alçak yayın ve icraatlarıyla İslam dünyasında aile yapısını bombardıman etmektedir. Bu nokta gafleti kaldırmaz. Mevcut hükümetlerin, siyasi iradenin bu dehşetli ihaneti ortadan kaldırmak için seferber olmaları lazım ve elzemdir.

Elhasıl, İslam ahlakını yansıtan, insan şahsiyetine itibar eden bir hukuk sisteminin tesis edilmesi ve adliye teşkilatının yeniden yapılandırılmasına çalışılmalıdır. Maalesef bir kısım ülkelerde rüşvet ve adam kayırma, çalma ve çırpma işleri su altından yürütülmektedir. Özellikle devlet ihalelerinde siyasi yandaşlar ve menfaat sineklerinin taslit ve tahakkümü ile, akla ve hayale gelmeyen dehşetli yolsuzluklar başını alıp gitmektedir.

İnsanlarda iman, Allah korkusu, ahiret hesabı ve hizmet ciddiyeti, sıdk ve sadakat, akde vefa olmazsa, kalbi bozuk, vicdanı çürük adamlarla nereye kadar gidilebilir? Bazı ülkelerde dürüst, samimi ve doğru çalışan tüccarlardan, işlerini takip eden vatandaşlardan rüşvet istenmekte, rüşvete yanaşmayan dürüst insanlar bu zulüm çarkları içinde ezilip perişan olmaktadırlar.

Bu asırda, hükümetleri maddi-manevi yıkan en dehşetli bela, en korkunç afat, çalmak çırpmak, hakları gasp etmek, devletin hazinesini çarçur etmek ve kul hakkını çiğnemektir. Haksız kazanç elde edenlerin akıbetlerine bakın! Ölmeden önce dünyada da perişan ve rezil rüsva oluyorlar.(2)

Evet, kanunlar ne kadar mükemmel olursa olsun, İşin esası, Allah korkusudur. Ecdadımız ne kadar hakimane beyan etmiş: "Kork Allah'tan korkmayandan."

Din hayat ve ahlaka rehberlik etmezse, fıtrat bozulur, kokar. O koku her tarafa yayılır. Cemiyet hayatı mezbahaneye döner.

"Din hayatın hayatı, hem nuru hem esası.  

İhya-i din ile olur şu milletin ihyası."

Demek en önemli meselemiz, insanları din ve ahlak noktasında eğitmektir.

Evet, bizim en ciddi meselemiz eğitim ve en ciddi görev ve sorumluluğuz ise doğruluktur.(3)

ALTINCI ADIM: Meclis-i manevi ve bir fetva merkezinin tesisi

İslam âleminin meselelerini çözecek, yol gösterecek, dirayetli bir "meclis-i manevi" ve "müftü-yü enam" manasında bir fetva merkezi teşekkül ettirilmelidir. İngilizlerin ihanetiyle başsız ve sahipsiz kalan İslam âlemine merci olacak, temsil edecek bir merkezin tahakkuku zaruri, lazım ve elzemdir. Hakikat noktasında, şeair-i İslamiye, böyle bir merkez ve merciin tahakkuku ile zahir olabilir. Mü'minlere nokta-i istinad olan bu icraat ile beşer maddi ve manevi tehlikelerden kurtulur.

Bu asırda, Kur'an'ın bir kısım meseleleri ve ahlak-ı İslamiye bir derece tatile uğradığından ittihad-ı İslamiye'nin yardım ve müzaheretiyle bütün âlimler, müderrisler, ehl-i hakikat ve ehl-i marifet zatların, hakikat âşıklarının, ehl-i hal ve sülehanın, ehil ve müdebbir zatların ciddi gayret ve müşterek fiili teşebbüsleriyle tebliğ ve temsil görev ve sorumluluğu bütün İslam âleminde hayata geçirilmeli, canlı ve diri tutulmalıdır.

YEDİNCİ ADIM: Gelir dağılımında sosyal adaletin tesisi

Adaletli, sağlıklı, hikmet ve şefkate medar bir gelir dağılımı için azim bir gayret gösterilmelidir. Yeterli ve dengeli bir maaş ve ücret baremleri hazırlanmalı, fakir fukara ağır ekonomik bunalımlar içinde ezilmemelidir. Çünkü bu asırda insanların tahammül katsayıları azalmıştır. İnsanların birçoğu, belki de pek çoğu "Refahmış! Kalkınmaymış! Yapılan yatırımlarmış! Sergilenen hizmetlermiş!" bunları hiç düşünmez, aklına bile getirmez. Sadece midesini, boğazını düşünür. Midesine dokunan hükümetlere karşı nefret duyar, kin kusar, hemen bir anda âlemi değişir, nankörlüğe soyunur. Yapılan yüzlerce hizmet ve fedakârlığı unutur. Aleminden silinir gider. Özellikle seçim dönemlerinde… Kalben takdir etse bile, hissen muhalefet eder, yanlış kulvara kayabilir. Seçimleri kaybeden hükümetlerin yıkılışında bu noktanın payı pek büyüktür.

Evet, dikkat lazım! Teyakkuz lazım! Gerekli tedbirleri almak lazım! Çünkü hükümeti devirmek isteyen iç ve dış mihraklar, gizli komiteler bütün güçleriyle ekonomiyi çökertmek için kumpaslar kurup, el altından ittifak edip yıkım yapmakta, enflasyonu pompalamaktadırlar.(4)

Bu noktada hem devlete hem de zengin ve hamiyetli hayırseverlere de büyük işler düşmektedir. Onlar da vatan ve milletin refah ve saadeti adına ellerini taşın altına koymalı, ekonomik istikrarın devamı adına fedakârlıklar sergilemelidirler. Çünkü büyük başarıların yolu, büyük fedakârlıklardan geçer.

SEKİZİNCİ ADIM: Batının ihanet ve çapulcu yüzü teşhir edilmelidir.

Batı dünyasının ihaneti ve çapulcu emperyalist yüzü teşhir edilmeli, umum ümmete duyurulmalıdır. Çünkü bu teşhir ve duyuru, Müslümanları uyanık kılacaktır. Hakikat noktasında, İslam coğrafyasını yiyip bitirmek, parçalayıp yutmak, maddi ve manevi nimetlerini gasp ve talan etmek isteyen küresel çetelere karşı uyanık olma zaruretimiz vardır. Bu gaddarların ürettiği projeler, sergilediği ihanetler, çok dehşetli ve korkunçtur. Çünkü bu küresel güçlerin ve bu karanlık kulüplerin dini yoktur, imanı yoktur, vatanı yoktur, ahlak ve güzellik adına müsbet hiçbir faaliyet ve icraatları yoktur. Bunların tek derdi vardır. O da paradır, madde ve menfaattir, hükümetleri yıkmak, kutsalları parçalamak ve bütün dünyayı, islam dünyasını sömürmek ve ele geçirmektir.

Bu küresel çeteler kişileri satın alır, hainleri çalıştırır, iftira atar, yalan söyler, kumpas kurar, kaset hazırlar, insanların özel hayatını ifşa eder. Şöhretleri pusuya düşürür. Tehdit eder. Fitne ve fesat çıkarmak adına her türlü pisliği icra ve ifa ederler.

Bir kısım adamlar vardır. Zahiren isimleri Müslüman ismidir, ama hakikatte o dessas adamların iman ve Kur'an ile hiçbir ilişkisi yoktur. O habisler, akıl ve hayale sığmayan dessas planlarla dünyayı cehenneme döndürmeye çalışırlar. Dini alet eder, kutsallara saldırırlar.

Bütün dünyayı ateşe atan ve ihanetlerle hükümetleri deviren, her türlü ihaneti usturubla yapan bu insaniyet cellatları ve bu hain loca ve merkezlerin de başında malum bazı dessas ve hain devlet ve aileler vardır. Bu zihniyetin de merkezi, beyni ve ifsat merkezi o karanlık ailelerdir. Kahhar-ı Zülcelal onların ihanetlerini başlarına yıksın, şerlerini def ve ref etsin.

 

ELHASIL, ızdırar noktasına gelen bu haller, İslam dünyasını bir araya gelmeye ciddi manada zorlamaktadır. Çünkü, ayağa kalmaktan ve birbirimizi kucaklamaktan başka bir çaremiz yoktur. İzzet-i İslamiye adına, Kur'an-ı Muciz'ül Beyan hesabına ve Hazret-i Muhammed aleyhissalatü vesselam hatırına ve şerefine bu görevi hakkıyla yapmanın sorumluğunu omuzlarımızda taşımanın zaman ve zemini gelmiştir. Belki geçiyor bile…

 

Dipnotlar 

1-Bu adımlar gayet kısa ve özet bir biçimde sıralanmıştır. Rical-i devletin bu adımları perçinleştirecek bir biçimde ele alıp gerçekleştirmesi büyük önem arz etmektedir.

2-Bundan 30 -40 yıl önce Allah rahmet eylesin kâmil bir zat, bana dedi ki: "Benim babam çok salih bir insandı. Camide imamlık yapardı. Beni yanına çağırdı. Bak evladım! Şu caminin mumlarını yiyen fareler var ya! Hepsinin gözleri kör oluyor. Aman sakın oğlum! Sakın ha! Harama bulaşma! Devletin malında bütün ümmet-i Muhammed'in (asv) hakkı var! Haram lokma ağızdan içeri girerse, insanı perişan eder. Maddi-manevi gözlerini kör eder. Ya senin ya da evlad-ı iyalinin burnundan fitil fitil getirir. 'Dede sarımsak yer. Torununun ağzı kokar.' Haberin olsun!"

3- Bediüzzaman Said Nursi, Şark'taki aşiretlerin suallerine cevap olarak 1911 yılında neşredilen Münazarat isimli eserinde sorulan bir suale şöyle cevap vermiştir:

"Sual: Her şeyden evvel bize lazım olan nedir? 

Cevap: DOÄžRULUK,

Sual: Daha?

Cevap: Yalan söylememek,

Sual: Sonra?

Cevap: Sıdk, ihlas, sadakat, sebat, tesanüd.

Sual: Neden?

Cevap: Küfrün mahiyeti yalandır. İmanın mahiyeti sıdktır. Şu burhan kâfi değil midir ki HAYATIMIZIN BEKASI, İMANIN VE SIDKIN VE TESANÜDÜN DEVAMIYLADIR."

4- Bu memlekette neler yaşandı neler! Temel ihtiyaç maddeleri; soğan ve biberler, patates ve domatesler, meyve ve sebzeler göz göre göre çöpe atıldı.  Çürütüldü. Fakır fukaraya yedirilmedi. Ta ki, "Devlet, ihtiyaçlara cevap vermiyor! Zamlar başını aldı, gidiyor!" sloganı ile işin faturası devlete çıkartılsın. Hem enflasyon bahanesiyle, fırsatçılar, vatandaşların kanını emen sülükler, üçkağıtçılar zam üzerine zam yaptılar. İhanetlerini fiilen sergilediler.

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR

HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR

Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,

ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK

ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK

Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr

YEREL ORYANTALÄ°STLER

YEREL ORYANTALÄ°STLER

Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira

İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI

Ä°ttihad-ı Ä°slam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ

Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°

Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°

İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki

MUHALEFET KULVARLARI

MUHALEFET KULVARLARI

Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı

UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR

Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana

YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI

YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI

dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ

MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°

MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°

Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI

Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

KADİROV:  KADİRİ-VEHHABİ KIRMASI 

Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme

"Ey İman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizlere de farz kılındı. Ta ki, korunasınız"

Bakara, 183

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Allah her şeye güzel davranmayı emretmiştir. Öyle ise öldüreceğiniz zaman bile güzel öldürün. Hayvan keseceğiniz zaman güzel kesin. Sizden biri bıçağını bilesin ve kestiği hayvanı rahatlatsın.

Müslim

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Cumhuriyet'in ilanı(29 Ekim 1923) *Sütçü İmam Maraş'ta direnişi başlattı(31 Ekim 1919) *I.Dünya Harbine girdik(1 Kasım 1914) *İmam-ı Rabbani Hz.lerinin İrtihali(2 Kasım 1624) *Hz.Ömer(r.a.)'in Şehadeti(3 Kasım 644)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI