NURDAN VECİZELER-4
Masnuatta hiçbir eser yok ki, çok manalı bir lafz-ı mücessem olmasın, Sâni'-i Zülcelal'in çok esmasını okutturmasın. Madem şu masnuat, elfazdır, kelimat-ı kudrettir; manalarını oku, kalbine koy. Manasız kalan elfazı, bilâ-perva zevalin havasına at. Arkalarından alâkadarane bakıp meşgul olma.” İzah: Masnuat, Allah’ın sanatlı yarattığı her şey. Masnu, mahluk, memluk, çok cihetler var. Hakiki hakaik-i eşya; esma-ilahiye. Eşyanın Allah’ın ilmindeki haline “mahiyet” deniliyor. Rızık Rezzak isminin gölgesi, yaratılınca hakikat oluyor ve gölgenin gölgesi oluyor.
"Masnuatta hiçbir eser yok ki, çok manalı bir lafz-ı mücessem olmasın, Sâni'-i Zülcelal'in çok esmasını okutturmasın. Madem şu masnuat, elfazdır, kelimat-ı kudrettir; manalarını oku, kalbine koy. Manasız kalan elfazı, bilâ-perva zevalin havasına at. Arkalarından alâkadarane bakıp meşgul olma."
İzah: Masnuat, Allah'ın sanatlı yarattığı her şey. Masnu, mahluk, memluk, çok cihetler var. Hakiki hakaik-i eşya; esma-ilahiye. Eşyanın Allah'ın ilmindeki haline "mahiyet" deniliyor. Rızık Rezzak isminin gölgesi, yaratılınca hakikat oluyor ve gölgenin gölgesi oluyor.
"İ'lem eyyühe'l-aziz! İnsan, hikmetle yapılmış bir masnûdur. Ve Sâniin gayet hakîm olduğuna, yaptığı vuzuh-u delâletle, sanki mücessem bir hikmet-i nakkaşedir. Tecessüd etmiş bir ilm-i muhtardır. İncimad etmiş bir kudret-i basîre olduğu gibi, öyle bir fiilin mahsulüdür ki, istidadı irade ettiği şeyi kendisine veriyor."
İzah: Her şey irade ile yaratılmış, insan da öyle, sanki kuvvet tecessüm etmiş insan olmuş, ilim tecessüd etmiş göz olmuş.
Allah'ın kelam sıfatından gelen kelimeleri Kuran olduğu gibi, kudret sıfatından gelen mahlukat da kelimat-ı kudret oluyor. Ve ne kadar isim tecelli ediyorsa onlar birikip insanı oluştur. Tecelli hakikati…
Kainatta neye baksak Allah'ın ilim ve iradesinin, Alim, Rahim ve Hakim isimlerinin cismanileşmiş şekli.
Üstad, vahdet-i vücudu anlatırken "bir cihette sönük, bir cihette ulum-i İslamiyenin bir mucizesi, bir cihette salih ve sahih bir meşreptir" diyor, kitaba bakınca, manaya dalınca, kelimeyi göremezsin, Onlar da kainata öyle dalmış, esma ve sıfata intikal etmişler. Fakat mevcudat gölge de olsa bunun bir manası var. Elementlerle yazılan mevcudat ayrı bir eserdir, tıpkı kitabın içinde harflerin olması gibi.
"Hem deme ki, 'Ben mazharım. Güzele mazhar ise güzelleşir.' Zira temessül etmediğinden, mazhar değil, memer olursun."
İzah: Ayna parlaklığına güvenemez ne varsa güneştendir.. Esmadan gaflet ederek nefsimize bakarsak, aldanırız.Güneş aynaya vuruyor, aynada yansıma var, temessül var, toprak da yok. Temessül için fırsat vermek lazım, taş gibi değil ayna gibi olmak lazım . Dediklerimizi yapmak ve yaşamak lazım, amel dersi veriyor üstad burada.
" Kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir."
İzah: Kaderin her şeyi güzeldir. Her şeyin esası Allah'ın ilmindeki takdire dayanıyor. Madem o ilim güzel, o zaman her şey güzel. Sıhhat zatında güzel. Bazısı netice itibariyle güzel, hastalık netice itibariyle güzel… derecemizi artırır, kalbi masivadan keser. Mevlana diyor ki, "insan sıhhatli iken şükreder, hasta iken aman yarabbi der." Zikir değişse de devam edecek, ahirette cennettekiler şükür, cehennemdekiler "aman yarabbi" zikrine devam edecekler …
"Tohumlar gibi neşvünemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahiri çirkin görünen hadiseler yüzünden sünbüllenip güzelleşir."
İzah: Musibetler tohumun toprak altında parçalanması… masa üstünde dursa çürüyüp gidecekler … musibet sabırla güzelleşir, muhteşem bir ağaç çıkar ondan… şükür, sabır ve cennet … Zahiren güneş dönüyor, hakikatte dünya dönüyor …. Hastalık zahiren kötü, hakikatte iyi ..
"Kur'an'ın vazife-i asliyesi: Daire-i rububiyetin kemalât ve şuunatını ve daire-i ubudiyetin vezaif ve ahvalini talim etmektir."
İzah:Kur'an'ın asıl vazifelerini istatistik olarak iyi tespit etmek lazım, hem zahir hem batın … şeriat %99… zekat emri var, zengin olursan, bir fakir beşin üçünü yapmakla mükellef. Müslümanlar büyür ve devlet kurarsa, o zaman şeriatı tatbikle görevli olurlar; Süleyman, Davut ve Yusuf (a.s) Hükümdar peygamberler.
Dört büyük kitap ve peygamberlerin indiriliş gayesi :
Daire-i rububibet: zat, sıfat, esma, şuunat … Bunları anlatmak, Kadim, baki, vacip sıfatlar sonsuz ve mutlak… Tüm bunları Ehl-i Sünnet akidesine göre doğru anlatmak Kur'an'a mahsus… Aksi halde 73 dalalet fırkası içine girilir.
Daire-i ubudiyet: kulun vazifeleri … nimet var, buna karşı şükür; sema direksiz duruyor, ona karşı Allahu ekber demek gibi.
Celal, cemal ve kemaline karşı tesbih, tekbir, hamd…
"Sen üç sabır ile mükellefsin. Birisi: Taat üstünde sabırdır. Birisi: Masiyetten sabırdır. Diğeri: Musibete karşı sabırdır."
İzah: Sabır sadece musibete karşı olan değildir. Binlerce vakit namaz kıldık, şu an sorumlu olduğumuz sadece önümüzdeki 1 vakit, buna odaklanıp devam etmek lazım .
Günaha karşı sabır içinde olmak… büyükten en küçüğe doğru devam etmek lazım, namaz kılan insan zaten kumar, içki vs olmaz. Ama gıybet gibi şeylerden, haset gibi adi hasletlerden sakınmak lazım. Bunlar mümin-kafir herkesin hoşuna gider. İçkiden zaten nefret eder, su-i zan, gıybet vs hepsini buna eklemek ve nefsin sözünü tutmamak lazım.
"Niye başımi gözü ağrıdı diyemeyiz, her şeyi veren de O, alan da O. Onun her hükmüne karşı zaten fiili olarak mecburuz, kalben evet deyip, razı olmak en önemlisi. Muhyi güzelse, Mümit de güzeldir…. Tüm esmanın güzel olduğu gibi…
" Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi, tevehhüm-ü küfür dahi küfür değildir. Tasavvur-u dalâlet, dalâlet olmadığı gibi, tefekkür-ü dalâlet dahi dalâlet değildir. Çünkü hem tahayyül, hem tevehhüm, hem tasavvur, hem tefekkür, tasdik-i aklîden ve iz'ân-ı kalbîden ayrıdırlar, başkadırlar"
İzah: Vesvese ile ilgili, şeytanın en büyük silahı bu, fısıltı demek, fiskos gibi… Vesvese kalbe gelir, akılda kelimelere bürünür. İnsan bir şeyi sever, manzara mesela hoşuna gider…. Sonra ona bir şiir yazar kelimeye döker.
İman da kelimesiz, kalben tasdik dil ile ikrar… şeytan kelimesiz konuşur bizimle… biz zannederiz ki o bizim kalbimizin sesi. Namazda akla kötü şey getiren şey şeytan, sonra der ki; "böyle namaz mı olur ?"
Zengin olmayı hayal ettin mi, zengin olmazsın. Zengin olmayı hayal etmek insan zengin ya da hacı olmayı hayal etmek bizi hacı yapmadığı gibi. Tahayyül hüküm olmaz, olması için kalbin kabulü için iz'an gerekir.
Abdest alan 7-8 kez uzuv yıkayan birisi düştüğü vesveseyi Hocama sormuş Hocam demiş ki; "birine borcun olsa, 1 kez ödesen, gider 6-7 kez daha öder misin?"
-devam edecek-
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
NURDAN VECİZELER-15
“Kader, ilmin bir nev’idir ki, herşeyin mânevî ve mahsus kalıbı hükmünde bir miktar tayin
NURDAN VECİZELER-14
Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı a'lâ; tezahür-ü rububiyete karşı, ubudiyet-i külliye-i insa
NURDAN VECİZELER-13
İnsan, nur-u iman ile âlâ-yı illiyyîne çıkar, Cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i
NURDAN VECİZELER-12
| Tabiat Dedikleri “Tabiat, âlem-i şehadet denilen cesed-i hilkatin anâsır ve âzâsının ef
NURDAN VECİZELER-11
“İnsanları fikren dalalete atan sebeplerden biri; ülfeti, ilim telakki etmeleridir. Yani me’l
NURDAN VECİZELER-10
Kalbden maksat, sanevberî (çam kozalağı) gibi bir et parçası değildir. Ancak, bir lâtife-i R
NURDAN VECİZELER-9
“Amiriyet ve hâkimiyetin muktezası, rakip kabul etmemektir, iştiraki reddetmektir, müdahaleyi
NURDAN VECİZELER-8
“Hakikaten mümin cennete layık ve kâfir cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder.” İzah: B
NURDAN VECİZELER-7
“İnkılab-ı hakikat olmaz. Nev'-i mutavassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, ink
NURDAN VECİZELER-6
“Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir. Belki esbabı dest-i kudretin perdesi bil
NURDAN VECİZELER-5
Nimet içinde in’âm görünür, Rahmân’ın iltifatı hissedilir. Nimetten in’âma geçsen, M
Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenemez.
İsrâ, 15
GÜNÜN HADİSİ
SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ
Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...