Hıristiyanlar ve Yahudiler muharref dini metinlere ve yorumlara dayandıklarından dünya barışı konusunda müspet hareket edemiyorlar. Hikmetten ve adaletten uzak davranıyorlar. İzledikleri dini siyasetleri de çarpık oluyor. Dini siyasete alet etmelerinin sonucunda tarihi kavşaklarda üç önemli sapma yaşamışlardır. Bunlardan ilki Haçlı Seferleridir. Bu dinden bir sapmadır. Buna rağmen dini savaşlardan ders çıkartmamışlar ve İslam'a ve Müslümanlara karşı körü körüne düşmanlıklarını sürdürmüşlerdir. Haçlı savaşlarının mimarları olan Frenkler veya Batılılar yanlışlarını gözden geçirmemişler ve muhasebe etme ihtiyacı hissetmemişlerdir.

 Hıristiyanlık tarihindeki ikinci sapma veya dini siyasete alet etme vakası ise Gamalı Haç ile sembolize edilen Nasyonel Sosyalizm deneyimi ya da Nazizm akımı olmuştur. Nazizm de Yahudilerle bir hesaplaşma ideolojisi olmuştur. Mussolini ise Libya'da Müslümanlarla hesaplaşmıştır.

 Üçüncü sapma da Allah'ın elini kıyamete zorlamak teziyle bilinen Protestanlık içinde Evanjelik akımdır. Evanjelikler bilhassa Ortadoğu'da savaş kışkırtıcılığı yapmış ve haklı ya da haksız İsrail'in gerisinde durmuşlardır.

 Bu da Filistin davası gibi adilane davaların çözümsüz kalmasına hizmet etmiştir. Küresel bir tıkanmayı da beraberinde getirmiştir. Bu tutum ve davranışlar Aksa Tufanı baskını sonrasında yeniden nüksetmiştir. Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, İsrail'e desteğini açık eden siyasetçilerden birisi olmuştur. Bu çerçevede Gazzelileri hedef alarak İsrail'in yanında durduğunu ilan etmiş ve 'Dini bir savaşın içindeyiz' ifadelerini kullanmıştır. Hamas'ın başlattığı Aksa Tufanı operasyonu sonrası Gazze'de sivil yerleşim yerlerini gece gündüz bombalayan İsrail'e ABD'den tam destek gelmiştir. ABD bölgeye savaş gemisi gönderirken ABD'li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham skandal ifadeler kullandı.

İsrail'e açık desteğini Fox News yayını üzerinden duyuran Graham, Filistinlilerin İsrailliler ile birlikte yaşamak istemediklerini belirtti. Graham çatışmaların arazi ya da sınır çatışmasından kaynaklanmadığını iddia ederken "Burada dini bir savaşın içindeyiz" ifadelerini kullanmıştır. Kuralsız savaş yürütmek ve bebekleri öldürmek hangi savaş kapsamına girer? İsrail'in Gazze karşısında elini kolunu serbest bırakmak Rus işgali karşısında Berlin'in yağmalanması ve serbest şehir ilan edilmesine benzer. ABD Ruslara Berlin'de bu serbestliği tanıdığı gibi, Biden yönetimi de aynı serbestiyi Gazze'de Yahudilere tanımıştır. "İsrail'in yanındayım" diyen ABD'li senatör, "Ne gerekiyorsa yapın, yeri dümdüz edin." İfadelerini kullandı. İsrail'e açık şekilde desteğini ifade eden Graham, "Ne gerekiyorsa yapın, yeri dümdüz edin" ifadesini kullanmıştır. Amerikalı Senatör, "Yahudi devletini yok etmek istiyorlar" iddiasında da bulundu.

Bu açıklamalarını sosyal medya hesabından da paylaşan Graham, Ortadoğu'da devam eden durum için İsrail'i suçlayanlar nedeniyle "dehşete düştüğünü" de ifade etti. Lindsey Graham, iki devletli çözüm istenmediğini ileri sürerek "Tek devletli çözüm istiyorlar. Yahudi devletini yok etmek istiyorlar." ifadesini kullanmıştır. Tek devlet isteyen Filistin topraklarını Filistinlilerle paylaşmak istemeyen İsrail yönetimleridir.

 Aynı doğrultuda, ABD Temsilciler Meclisi'nin Evanjelik Başkanı Mike Johnson, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, ABD Kongresi'nin sonuna kadar İsrail'i desteklemeyi sürdüreceğine ilişkin güvence verdiğini açıkladı. Koltuğa oturur oturmaz ilk iş olarak İsrail'e destek veren karar tasarısını oylamaya sunduğunu hatırlatan Mike Johnson, "Netanyahu'ya, İsrail'e ve İsrail halkına desteğimizin sarsılmaz olduğunu söyledim. Hıristiyan olarak, İncil'in açıkça İsrail konusunda nerede durmamız gerektiğini söylediğini biliyorum. Tanrının, İsrail'i kutsayan milletleri kutsayacağını biliyorum" demiştir ( https://www.aksam.com.tr/dunya/abd-soykirimi-incile-dayandirdi-israili-

dinle-aklama-cabasi/haber-1415204 ).

 Muharref dini anlayışlar dünya barışına ve adalete ulaşmanın önünde en büyük bir engel olarak karşımızda duruyor.

Bütün bunlara rağmen savaşın galibi Gazzeli mustazaflar olacaktır.