ATİK MUSTAFA PAŞA CÂMİİ
Ayvansaray semtindeki bu câmi Koca Mustafa Paşa tarafından câmiye çevrilmiş bir Bizans kilisesidir. İçinde Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin alemdarı olduğu kabul edilen Câbir
ATİK MUSTAFA PAŞA CÂMİİ
Ayvansaray semtindeki bu câmi Koca Mustafa Paşa tarafından câmiye çevrilmiş bir Bizans kilisesidir. İçinde Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin alemdarı olduğu kabul edilen Câbir b. Abdullah el-Ensârî'nin makamı olduğundan Hazreti Câbir Câmii de denilmektedir. Osmanlı devrinde binanın örtü sistemi bütünüyle yeniden düzenlenmiş, bu arada Osmanlı mîmâri üslûbundaki şimdiki basık kubbe yapılmış ve yeni pencereler açılmıştır.
DÂVUD PAŞA:
Arnavut asıllı olup Enderun'dan yetişmiştir. Koca ve Derviş lakaplarıyla anılır. Fâtih devrinde beylerbeyi oldu. Otlukbeli seferinde de öncü kuvvetlerine kumanda etti. 2. Bayezid'in tahta çıkışında vezirliğe yükseltildi ve 1483'te İshak Paşa'nın yerine vezîriâzamlığa tâyin edildi. On dört yıldan fazla süren bu vezîriâzamlığından azledilerek Dimetoka'da oturmaya memur edildi ve orada vefât etti. Nâşı İstanbul'a getirilerek câminin önündeki türbeye defnedildi. Türbe, sekizgen planlı, üzeri kubbe ile örtülü olup girişinde bir sundurma bulunmaktadır.
Her cephede altlı üstlü ikişer pencere yer alır. Âlimlere değer veren, fakirlere yardım eden, tecrübeli ve ihtiyatlı bir devlet adamı olarak tanınan Dâvud Paşa öte yandan bir hayli de servet edinmişti. Paşa'nın Cerrahpaşa'da inşa ettirdiği Dâvud Paşa Külliyesi, câmi, tabhâne, medrese, mektep, türbe ve çeşmeden meydana gelmiştir. Dâvud Paşa Câmii, Osmanlı mîmârisinde "tabhâneli câmi" veya "zâviyeli câmi" denilen, esas ibadet mekânının iki yanında "âyende ve revende"ye (gelen ve geçene) mahsus odaları bulunan tipin örneklerindendir. Baklavalı başlıklı altı granit sütuna dayanan sivri kemerler üstündeki beş bölümlü son cemaat yeri beş kubbe ile örtülüdür. Câmi içten 18.30 m. ölçüsünde kare bir mekândan ibarettir. Osmanlı câmi mîmârisinin oldukça büyük kubbelerinden birine sâhiptir. Kubbe yuvarlağına kareden geçiş, köşelerde çok zengin mukarnaslarla süslü tromplarla sağlanmıştır. Mihrap, üstü yarım kubbe ile örtülü dışarı taşkın bir çıkıntının içindedir. Ana mekânın yanındaki tabhâne odalarının her biri de birer kubbe ile örtülüdür. Sağ taraftaki köşeye bitişik olan minâre, kürsü ve pabuç kısımlarında 15. yüzyılın özelliği olan yayvan baklava şekillerini göstermesine karşılık bunların üstünde birdenbire incelen gövdesiyle geç bir döneme işaret eder. Bu minârenin 1766 zelzelesinden sonra şimdiki şekliyle yapıldığı anlaşılmaktadır. Minârenin cami gövdesiyle birleşmesindeki güzel kemer de başka hiçbir yerde rastlanmayan değişik ve değerli bir unsurdur.
Câminin şadırvanı, eski şadırvanın yerinde ve temeli üstünde son yıllarda yeni olarak yapılmıştır.
Medrese, câminin sol tarafındaki sokağın karşısındadır. U planlı medresenin giriş kapısı batı yönde olup diğer üç yönde ise revaklar ve revakların gerisinde kubbe ile örtülü on altı hücre yer almaktadır. Hücrelerin önlerindeki küçük kubbeli revakların on altı sütunu ve başlıkları, Bizans yapılarından toplanmış ve burada tekrar kullanılmış devşirme parçalardır. Zamanla harap bir hâle gelen medresede restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Avlu kapısı dışındaki Dâvud Paşa Çeşmesi, bugün İstanbul'da mevcut kitâbeli en eski Osmanlı çeşmesidir. Davutpaşa semti onun adını taşımaktadır. Külliyenin yakınındaki sur kapısı zamanla Dâvudpaşa Kapısı diye anılır olmuştur. Dâvud Paşa'nın Topkapı dışında düzenlediği ünlü ordugâh Rumeli seferlerinde askerin toplanma yeri olmuştur. Pâdişahların seferlerinde otağ-ı hümâyun Dâvud Paşa sahrasında kurulur, serdarla idare edilen seferlerde ise sancak-ı şerif orada teslim edilir ve yine orada karşılanırdı. Sultan 2. Mahmud zamanında buraya Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye için büyük bir kışla inşa edilmiştir. Davutpaşa Kışlası günümüzde Yıldız Teknik Üniversitesi mülkiyetine verilmiştir.
CEZERÎ KASIM PAŞA:
Kıraat âlimi Cezerî'nin torunu olduğu için bu lakab ile iştihar etmiştir. Sultan Fâtih zamanında Veziriâzam Mahmud Paşa'nın teveccühünü kazanarak Amasya sancağında bulunan Şehzâde Bayezid'in defterdarlığına tâyin edilmiştir. Bayezid tahta çıktığında da vezârete tâyin edilmiş fakat bir süre sonra azledilmiştir. Kendisine tekaüt tarikiyle Selânik sancağı verilmiştir. Eyüp'de Akarçeşme sokağının köşesinde Akarçeşme Câmii olarak da anılan câmi onun hayır eseridir. Cezerî Kasım Paşa'nın Cağaloğlu'nda dört yol ağzının bir köşesinde bir câmii daha vardı.
1957'de yıktırılıp ortadan kaldırılmış ve yerine Türkiye Diyanet Vakfı tarafından eskisi gibi ahşap çatılı ve fevkànî yeni bir câmi inşa edilmiştir.
Osmanlı beyleri arasında bu derece hayır sahibi başka bir kimsenin olmadığı söylenmiştir. Selânik'te Kāsımiyye Câmii diye anılan kiliseden çevrilme bir câmi ve imâret inşa ettirmiştir. Günümüzde yine kilise olarak kullanılmaktadır.
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
FENÂRİ İSA CÂMİİ
Fenâri İsa Câmii: 2. Bayezid döneminde şehirdeki terkedilmiş Bizans kiliselerinin şenlendiril
ATİK MUSTAFA PAŞA CÂMİİ
Ayvansaray semtindeki bu câmi Koca Mustafa Paşa tarafından câmiye çevrilmiş bir Bizans kilises
KOCA MUSTAFA PAŞA
Enderun’da yetişmiş olup 2. Bayezid’in Şehzâdelik yıllarında onun hizmetine girmiştir. 2.
ATİK ALİ PAŞA
Aslen Saray Bosna’lıdır. Devşirme olarak Enderun’da yetişti. Hadım lakabıyla da tanınan A
GÜLBAHAR HÂTUN
Fâtih’in hanımı ve 2. Bayezid’in annesidir. Hayatı hakkında kaynaklarda bilgi bulunmamaktad
BEYAZIT CÂMİİ VE KÜLLİYESİ
Beyazıt Câmii, Bizans devrinin en büyük meydanının (forum) bir köşesinde inşa ettirilmişti
SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)
1448’de Dimetoka’da doğdu. Fâtih Sultan Mehmed’in Gülbahar Hâtun’dan doğan büyük oğl
BÜYÜK ÇARŞI
İki bedestenin çevresinde meydana gelen ticaret merkezidir. Halk arasında Kapalı Çarşı olarak
HOCAZÂDE MUSLUHİDDİN
Babası Bursa tüccarlarından olup, o devirde ticaretle uğraşanlar “hoca” unvanıyla anıldı
- MUSLİHUDDİN MUSTAFA (ŞEYH VEFÂ-Ö. 1491)
- MOLLA GÜRANİ VE MOLLA HÜSREV
- RUM MEHMED PAŞA (Ö. 1474 )
- HAS MURAT PAŞA CAMİİ
- MOLLA GÜRANİ CAMİİ
- KALENDERHANE CAMİİ
- AYASOFYA CAMİİ
- FATİH CAMİİ VE KÜLLİYESİ
- GEDİK AHMET PAŞA
- MAHMUD PAŞA KÜLLİYESİ
- EYÜP SULTAN KÜLLİYESİ
- MAHMUD PAŞA
- ZAĞANOS PAŞA
- ÇANDARLI HALİL PAŞA
- FÂTİH SULTAN MEHMED
- TAKDİM
Ne yerde ne gökte zere ağırlığınca bir şey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz.
Yûnus,61
GÜNÜN HADİSİ
İki müslüman birbiriyle karşılaşıp da el sıkışılarsa, ayrılmazdan evvel günahları bağışlanır.
(Riyazü's-Salihin)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm İnternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yapt...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARİHTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...