Gündem İçi / Gündem Dışı

BİR MODERNİST MÜSVEDDESİ-2

4. Sayın Profesörün "İ'lâ-i kelimetullah" hakkındaki görüşü

"Fakihler ve müfessirler söz konusu âyetleri tâmimci yaklaşımla yorumladılar ve bu yorumdan hareketle i'lâ-i kelimetullah diye bilinen bir kutsal savaş doktrini ortaya koydular. Ben bir Müslüman olarak bu doktrinin meşru olduğunu kabul etmiyorum. Dolayısıyla Viyana kuşatmasının hiçbir ulvî boyut taşıdığına inanmıyorum."

Hoca, yukarıdaki ifadelerinde, -o bulunmaz Hint kumaşı akıl ve mantığıyla- "i'lâ-i kelimetullah" prensibi, fakihlerin ve müfessirlerin uydurduğu bir "kutsal savaş doktrinidir" diyor ve şu noktaların altını çiziyor:

a "Ben bir Müslüman olarak bu doktrinin meşru olduğunu kabul etmiyorum"

b "Şayet i'lâ-i kelimetullah adına savaşmak söz konusuysa, Hıristiyanlarla empati kurulup "Haçlı seferlerinin de fetih olarak tanımlanması gerekir" diye düşünüyorum."

-Bu vesveselere karşı şunları söylemek mümkündür: "Siz Peygambere yardım etmeseniz de, inkâr edenler onu yurdundan çıkardıklarında Allah ona yardım etmiştir. O vakit iki kişiden biri olarak mağaradayken, o, arkadaşına 'Üzülme, Allah bizimle' diyordu. Nitekim Allah ona güven ve rahmetini indirdi, sizin görmediğiniz ordularla onu destekledi ve kâfirlerin sözünü/davalarını alçalttı. Çünkü yüce olan, ancak Allah'ın sözüdür/davasıdır; Allah ise her şeyin mutlak galibi ve sonsuz hikmet sahibidir"(Tövbe, 9/40).

Bu ayetten açıkça anlaşılıyor ki, âlimlerin bu ayetten istinbat ettikleri "İ'la-yı kelimetullah" kavramı, yalnız maddi cihad için değil, aynı zamanda ve daha çok manevi cihad için söz konusudur. Çünkü ayette yer alan "kelimetullah" sözcüğü, tefsir kaynaklarında tevhid inancı ve İslam dinine çağrı olarak açıklanmıştır. Öyleyse, İslam cihadında asıl hedef: "İ'la-yıkelimetullah" tır. Yani; Allah'ın davetinde yer alan İman ve İslam hakikatlerinin hâkim kılınmasıdır. Bu da ancak, söz konusu hakikatleri insanlara anlatmak, onların akıl ve zihinlerini ikna etmekle olur.

Onun içindir ki, Kur'an'daki "Dinde zorlama yoktur" prensibi, her zaman gerçekliğini koruyan çok önemli bir düstur olmuştur. Fakat İslam'ın hakikatlerini insanlara ilmen, fikren anlatılmasına karşı koyan despotlar söz konusu olduğunda, kuvvete dayalı mücadeleye başvurmak zorunlu hale gelir. Nitekim yukarıdaki ayetin öncesi ve sonrasında geçen ayetlerin maddi cihad ile ilgili olması, "İ'la-yıkelimetullah" ın yerine göre bu yolla da olabileceğini göstermektedir.

Demek ki, âlimlerin savaş için de bu kavramı prensip olarak ortaya koymaları, Profun da dediği gibi, sadece beşeri bir yorum değil, Kur'an'ın açık ilahi ifadelerine dayanmaktadır.

Bununla beraber, savaş ortamında indirilmiş olan ayetlerin ilgili ifadelerini kabullenmemek, iman şuuru bakımından olduğu kadar, sosyolojik realiteler ve rasyonel düşünceler bakımından da mahzurludur. Zira yerine göre kâfirlerle savaşmak birçok ayetin açık emri olduğu gibi, insanlık camiasının bir realitesi olarak asla göz ardı edilemeyen tarihi, sosyolojik bir vakadır.

On üç yıl boyunca Mekke'de insanların akıl, fikir ve gönüllerine hitap eden ayetlerin nüzulü, bu gerçeğin canlı bir örneğidir …. hoca, "Cihad, kıtal" kelimelerini yan yana getirmekle bu iki kelimenin manalarının farkını fark etmediğini veya göz ardı ettiğini göstermiştir.

Oysa kıtal/savaşın söz konusu olmadığı Mekke döneminde de "Cihad" emrine yer verilmiştir. "(Resulüm!) Sakın kâfirlere itaat edip boyun eğme! Bu Kur'an ile onlara karşı büyük bir cihadla/gayretle cihad et"(Furkan, 25/52) mealindeki ayette 'Kur'an ile cihad' emredilmiştir ki, bunun maddi cihad/kıtal olmadığı açıktır. Manevi mücadeleyi ifade eden cihad kavramı, bu ayette "büyük cihad" olarak vasıflandırılmıştır. Bu da gösteriyor ki, İslam'da 'İ'la-yı kelimetullah' için yapılan asıl cihad, ilmi, fikri, akli olan manevi cihaddır. Maddi savaşlar, düşmanların taarruzlarına karşı bir savunma stratejisidir(Maddi-manevi cihad konusunda detaylı bilgi için, bk. Niyazi Beki, 'İslam'da Cihad Kavramının Kapsamı', EKEV Dergisi, sayı:70, sayfa:85-100).

Rahman ve Rahim olan Rabbimiz bizi kitap ve sünnet dairesinde haritası çizilen istikametten ayırmasın! Âmin!

 

 

 

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.