

Hava sıcaktı, yolculuk uzun sürmüştü. Arabayı anayolun sağına çekip su olduğunu umduğum yoldan yüz metre ötedeki büyük bir yeşilliğe varıp biraz dinlenmek, biraz serinlenmek istemiştim.
Fakat maalesef anayoldan o yeşilliğe giden bir yol yoktu. Daha doğrusu o yeşillikten çevre yoluna ulaşan bir çıkış yoktu. Bu duruma hayret ettim. Tekrar arabaya binip çekip gitmeden önce, tam yolun kenarından geçen bir ekinciye sordum. O da cevap verince aramızda şu konuşma geçti:
- Bu karşıda görünen yeşillik nedir çiftçi efendi?
- Bu yoldan geçen ama orasının ne olduğunu bilmeyen herkesin gitmek istediği bir yer.
-Peki, orasını bilenler için nasıl bir yerdir o yeşillik?
-Herkesin gitmek istemediği bir yer.
-Orasının neden bu ana yola çıkan bir yolu yoktur?
-Orasının sadece bir yolu vardır, o da köyden oraya gidiş yolu.
-Peki, niçin orasının çıkış yolu yoktur?
-Çünkü insanlar oradan başka bir yere gitmezler.
-Ne yaparlar orada?
-Vallahi orasını bilmem, ama işte orası bizler için çıkış yolu olmayan gidilen son yoldur.
-Peki dönüşü var mıdır o yolculuğun?
-Vardır vardır, çoğusu döner ama her defasında birisi dönmez. İnsanlar sıraya dizilmiştir, zamanı gelince hep birlikte oraya gidilir. Sırası gelen kişi çıkışı ve dönüşü olmayan o yola girer, diğerleri ise kendilerine sıra gelene kadar ayrılırlar o gördüğünüz yeşil alandan.
-Peki, siz ne yapacaktınız, ya da ne yapmayı düşünüyordunuz o yeşil alanda?
-Ben uzun bir yoldan geliyorum. Yoruldum, bunaldım, usandım. Biraz soluklanmak bir yudum su içmek ve belki de biraz uyumak istemiştim.
-Orasını şimdilik size tavsiye etmem. Gerçi bir yudum su içip biraz soluklanabilirsiniz fakat orada uyuma işi öyle birazcık olmaz.
-Ya nasıl olur?
-Bir ömür boyu olur, ta ki bir nida edicinin, borusunu üfleyinceye kadar..
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar