Tarihten Nükteler

EĞLENCELİ BİR MEZAR KİTABESİ

Abdülhak Hâmid’in ağabeysi (Abdülhak Nasuhi Bey) Elçiliklerle valiliklerde ve nihayet Âyan azalığında (seneto üyeliği) bulunmuş büyük bir devlet ve fikir adamıydı. Şiir onun ilminde bir çerez gibidir. Alaycı zekâsının ince nüktelerini tıpkı babası (Hayrullah Efendi) gibi hep beyitler ve kıt’alarla ifade etmiştir. Meselâ babası Tahran elçisi olunca onu Tahran’a çağırmış, annesi de göndermek istememiş, iki cami arasında kalmış, hangisine gideceğini şaşırmış, Nasuhi Bey bu müşkil vaziyetini şöyle anlatır:

 

Bir taraftan babam kılar dâvet,

Bir taraftan anam komaz gideyim;

Söyle Yarabbi, ben ne halt edeyim!

 

Abdülhak Hâmid anlatmıştı: Günün birinde Nasuhi Bey’in bir çocuğu olmuş ve bir iki ay sonra da çocuk ölmüş. Eşi çocuğa manzum bir mezar kitabesi yazması için ısrara başlamış, üç aylık çocuğa ne yazılır? Nihayet işte bu beyti yazıp karısına okumuş ve birinci mısraı beğenen hanımefendi ikinci mısraı duyunca kıyameti koparmış:

 

Azimet eyledi gitti beka beka diyerek,

Bıraktı dâr-ı fenayı kaka kaka diyerek!

 

Kaynak:

İsmail Hâmi Danişmend, Tarihî Hakikatler, Tercüman Tarih ve Kültür Yayınları, İst 1978, c.1, s.33-34

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.