Şehr-i İstanbul Rehberi
FENÂRİ İSA CÂMİİ
Fenâri İsa Câmii: 2. Bayezid döneminde şehirdeki terkedilmiş Bizans kiliselerinin şenlendirilmesi sırasında burası Fenârizâdeler'den Kazasker Alâeddin Ali Efendi tarafından mescide çevrilmiştir. 17. yüzyıl sonlarında, câminin imamı Şeyh İsa El-Mahvi, câminin bir kanadı ile manastır hücrelerini Halveti zâviyesi olarak kullandırmıştır. Bu sebepden adı Fenâri İsa Câmii olarak değişmiştir. Halk tarafından Molla Fenâri Câmii olarak da adlandırılan bu câmi, Vatan Caddesi ile Halıcılar Caddesinin birleştiği noktada yer alır.
Firuz Ağa Câmii: Sultanahmet'te, 2. Bayezid 'in Baş hazinedarı Firuz Ağa tarafından yaptırılmıştır (1490-91). Firuz Ağa vefat ettiğinde câmi haziresindeki bugün artık mevcud olmayan türbesine defnedilmiştir.
Câminin çevresi düzenlenirken 1938de ortadan kaldırılan haziredeki mezarlarda kitâbesi olmayan bir mermer sanduka câminin doğu tarafına monte edilmiştir. Bunun câminin bânisi Firuz Ağa'ya âit olduğu sanılmaktadır.
Câmi çevresinde evvelce dükkânlar bulunduğu bilinmektedir. Cadde üzerindeki ahşap dükkânlar Firuzağa Çarşısı olarak tanınmıştı. Bizans döneminden kalan Binbirdirek Sarnıcı'nın câminin evkafı arasında bulunuşu da dikkat çekicidir. Minâresi orijinaldir ve esas yerindedir. İstanbul Beyoğlu Cihangir'de bulunduğu semte adını veren bir Fîruz Ağa Mescidi daha bulunmaktadır ancak bu mescidin bânisinin Sultanahmet'teki câmiyi inşa ettiren Firuz Ağa ile bir ilgisi bulunmamaktadır.
Küçük Ayasofya Külliyesi: Kadırga Limanı ile Cankurtaran semtleri arasında yer alan bu külliye câmi, türbe, medrese, sıbyan mektebi ve hamamdan meydana gelmiştir. 2. Bayezid devrinde Kapıağası Hüseyin Ağa tarafından câmiye çevrilmiş bir Bizans kilisesi olup yakınına bir zâviye ile kurucusunun türbesi de eklenmiştir. Ayasofya'nın da kurucusu olan Justinianos tarafından inşa ettirilmiş olup iki eserin plan bakımından bâzı benzerlikler taşıması sebebiyle buraya Küçük Ayasofya denilmiştir. Hüseyin Ağa'nın bâzı kaynaklarda îdam edildiği kaydedilmiştir.
Ayrıca halk tarafından türbeye konulan bir levhada da Kesikbaş Hüseyin Ağa yazılıdır. Türbenin içinde bulunan ikinci sanduka Halvetiyye tarikatı Şeyhi Hacı Kâmil Efendi'ye aittir. Câminin güneybatı köşesinde esas yapıdan ayrı inşa edilen minâre 1955'te yeniden inşa edilmiştir. Câminin kuzeyinde ve doğusunda oldukça geniş bir hazîre yer almaktadır. Burada sanat değerine sahip çok sayıda mezar taşı bulunmaktadır. Câminin şadırvan avlusunun batı kısmını sınırlayan zâviye sonraları medreseye dönüştürülmüştür. Tâmir ve bakımı yapılan medrese günümüzde Hoca Ahmed Yesevî Vakfı tarafından kullanılmaktadır.
Sıbyan mektebinden ise günümüzde hiçbir iz kalmamıştır. Külliye bünyesinde yer alan çifte hamam câminin az ötesinde kuzeydoğu tarafında bulunmaktadır. İşletmecisi tarafından yapılan tadilatlarla ilk halinden önemli ölçüde uzaklaşmıştır.
Yorum yapın
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar