Hatıralarla
HATIRALAR VE ÖLÇÜLER-29
BEDİÜZZAMAN'IN EĞİTİM UFKU
İlahiyatçı- yazar Kenan Demirtaş Bey aynı sempozyumda şu hatırasını naklediyor; "Mısır'dayız. Mısır'da 17 yıl bakanlık yapmış, halen Cumhurbaşkanlığı danışmanlığını sürdüren Hasan Abbas Zeki beyi evinde ziyaret ettik. Kendisi çok zengin bir zat olmasının yanı sıra büyük bir âlim de aynı zamanda. Kütüphanesini dolaştık. Bu kütüphane 300 metrekare, koridorlarının arasından zor geçiliyor, öyle kitap dolu. Çok enteresan kitaplar var. Her bölümünü teker teker dolaştırdı ve hangi kitabı açtıysak çizimli yerler gördük, okumuş, bu çok ilgimizi çekti.
Bu dolaşmadan sonra oturduk. Dedi ki; "Ezher üniversitesine bakıyorum. Oradan mezun olan kardeşlerimiz Kahire üniversitesinden mezun olan kardeşlerimize yabancılar. Dini ilimleri öğreniyorlar ama bunu bir türlü fizik ilmiyle, kimya ilmiyle barıştıramıyorlar. Kahire üniversitesinden bir gence muhatap olamıyorlar. Kahire üniversitesindekiler ise sadece aileden gördükleri dini bilgilerle sınırlı. Onlar da bunu okudukları fen ilimleri ile barıştıramıyorlar. Bunu gerek Ezher hocaları, gerekse diğer ülkelerden İslam âlimleri ile tartıştık, müzakere ettik. Sonunda bir prensip kararı aldık. Dünyanın her tarafından gelecek İslam ulemasından oluşacak bir kurul oluşturup bir çözüm yolu bulalım ve bir yol haritası çıkaralım.
Sonra bir vesile ile Risale-i Nur'u elime aldım, bir baktım ki bizim o tasarladığımız prensip kararı, o düşünce orada tahakkuk etmiş. İslami ilimlerle fenni ilimleri birleştirmiş. Ancak bu kadar mükemmel olabilir. Biz bu kadarını düşünemiyorduk, hayal bile edemiyorduk.
Şimdi bir vazifemiz var; bütün dünya insanlarına bunu duyurmak. Artık batıdan gelen bütün tecrübî ilimler doğudan gelen İslami ilimlerle kucaklaştı. Doğu- batı birleşimi var. Ahirzamanda demek bu da tahakkuk edecekmiş, bunu gördük elhamdülillah" diyerek, hakikaten çok duygulandı bu düşüncelerini gözleri dolarak bizlerle paylaştı"
İHSAN MERTEBESİNDEN KONUŞUYOR
İhsan Kasım Salihi Bey 04.01. 2004'te Üsküdar'da yaptığı bir derste anlatıyor; "Çat'ta Üstad ile alakalı bir sempozyuma konuşmacı olarak davet edilmiştik. Ben Üstad'dan bazı paragrafı almıştım. Bir de kendim bazı şeyler yazmıştım. Onları da okudum, bitirdim. Oturanlardan birisi parmak kaldırdı. Oturum başkanı "buyurun" dedi. O zat geldi, kürsüye çıktı ve dedi ki; "Ben soru sormayacağım ama size bir şey diyeceğim. Ben Said Nursi'nin kim olduğunu bilmiyorum. Şimdi duydum. Hiçbir eserini okumamışım. Şimdi bu kardeşimiz birkaç paragraf okudu. Bunlardan anladığımı söyleyeceğim size; Bu adam ihsan mertebesinden konuşuyor. İhsan makamından konuştuğu için de sizin nefsinizin hoşunuza gitmez. Nefsiniz okumanızı istemez. Ama nefsinizle mücadele edeceksiniz. Onu bastıracak ve bu eserleri okuyacaksınız" dedi ve kürsüden indi.
Ben bir profesörün sadece birkaç paragraftan üstadı böyle nasıl tanıdığına, nasıl anladığına çok hayret ettim. Gerçekten hayret edilecek bir şey…"
"FAS SİZİNDİR"
Merhum Ali Uçar bey'in aşağıda nakledeceğimiz hatırası milletimizi Âlem-i İslam çapındaki teveccühü göstermesi bakımından fevkalade ilgi çekicidir; "1975 senesinde Almanya'da iken bir grup arkadaşla Hacca gidecektik. Yolumuz üzerindeki Fas'a da uğramak ve oradaki Müslüman kardeşlerimizi görmek arzu ediyorduk. Bunun için geçiş vizesi almak için Fas konsolosluğuna gittim. Yapabildiğim kadarıyla en güzel sözlerle konsolosa muhatap oldum.
Dedim; "Sayın Konsolos! Eğer kader bana daha güzelini verse idi, ben size ricaların en güzeli ile muhatap olacaktım."
"İsteğiniz nedir?" dedi.
Dedim ki; Ben talebeyim. Çok kıymetli kardeşlerimden bir grupla beraber hacca gideceğiz. Fas üzerinden gitmek istiyoruz. Ümit ederim ki, bize Fas'a girmek, güzergâh üzerindeki bazı beldeleri ziyaret edip oradaki mümin kardeşlerimizle tanıştıktan sonra Mekke'ye doğru yolumuza devam etmek üzere herhalde bir transit vizesi verirsiniz"
Konsolos 60 yaşlarındaydı. Adamcağızın birden şekli değişti. Elindeki kalemi birden masaya fırlattı. Dedi ki; " Dün Osmanlı devleti bizim hem anamız hem babamızdı. Şimdi ne kadar birbirimiz vizeyle ziyaret edecek kadar yabancı olduk ki? Rica ederim bizi müteessir etmeyiniz. Fas sizindir, Allah selamet versin…"
Yorum yapın
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar