

Adamın biri çok makbul bir balık avlamış, Acem şahına bunu hediye getirmiş. Şah da bu adama uzaktan geldiği ve bu kadar zahmet göze aldığı için ihsanda bulunmuş, kırk altın vermiş. Adamcağız sevinerek dışarı çıkmış. Yolda paralardan birisi yere düşünce, hemen onu yerden alıp öpmüş.
Sarayının penceresinden bu durumu gören şahın karısı kocasına; "Bu adama neden bu kadar para verdin? O dilencin biridir. Yere düşen bir parayı öpüyor" demiş. Bunun üzerine şah adamı geri çağırtıp, "Biz sana bu kadar para verdik. Bir lira nedir ki onu yerden alıp öpersin" diye sormuş.
Balıkçı; "şahım, ben onu görmemişliğimden, açlığımdan dolayı öpmedim. O parada senin resmin vardı. Ben 'bunu nasıl yere düşürdüm' diye sana tazim ve hürmet maksadıyla öptüm" demiş. Bu söz şahın pek hoşuna gitmiş, adama kırk altın daha vermiş. Balıkçı o parayı da alıp sevinçle huzurdan çıkmış.
Bunun üzerine hanımı kızgınlıkla; "sen ne yapıyorsun? Hiç bir tek balığa seksen altın verilir mi" demiş. Şah; "oldu bir kere. Tekrar geri istemek ayıp olur" cevabını vermiş. Bunu üzerine şahın hanımı; " o adamı çağır da "bu balık erkek midir, dişi midir" diye sor. Eğer erkek derse "bana dişisi lazımdır, bu bana yaramaz" dersin. Dişidir derse bu sefer aksini söylersin" demiş.
Şah adamı tekrar çağırtıp balığın erkek mi dişi mi olduğunu sormuş. Balıkçı; "Şahım, bu balık ne erkektir, ne de dişi. Bu Hunsa'dır(Erkeklik ve dişiliği tam olarak belli olmayan çift cinsiyetli)" cevabını vermiş. Bu cevap şahın çok hoşuna gitmiş. Adama bir kırk altın daha vermiş. Sonra karısına dönerek "daha senin sözünü dinlemem. Sen bana bir balığı yüz yirmi altına yedirdin" demiş.
Kaynak
Hafız Ethem Güler
Şirin Sözler
İst. 1972
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar