Hatırat

MERHUM EBUL HASAN EN NEDVİ'NİN TÜRKİYE İZLENİMLERİ-3

Bursa'da 

Bursa'ya Ayın 15 inde, Çarşamba günü gittik. Bu şehir, İstanbul'un güneyinde bulunur. Ancak kara yolu kıvrımlı ve uzundu ve iki şehir arasını Marmara denizi'nin doğu kısmı kapatıyordu. Araba ile Bursa'ya gitmek 3-4 saat arasında sürüyor. Dediler ki:" gemi ile bu yolu geçseydik, daha kısa olurdu."

Osman Nuri Efendi(Topbaş) kara yolundan gitmeyi, böylece sahilleri ve dağları izlemek ve dönüşte gemi ile dönmeyi daha uygun gördü, böyle de oldu.

Bursa uzaktan gözüktü, büyüleyici bir manzarası vardı. Şehir geniş bir alanı kapsıyordu. Camilerinin minareleri sanki uzun bir törendeymiş gibi dizilmişlerdi. Burası eski bir Roma(Bizans) şehri olup, Osmanlı devletinin kurucusu Birinci Osman han tarafından fethedilmişti. Bu, büyük bir fetih idi. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethettiğinde başkent, Bursa'dan İstanbul'a nakil edilmişti.

Saat 12:30'da Bursa'ya ulaştık. İkindiden sonra dağları ve şehri seyretmeye çıktık. Ondan sonra şehrin içini dolaştık. Orada vaizler ve hatipler okulu vardı. Kur'an-ı Kerim Kursunda da azımsanmayacak sayıda talebe vardı. Denildiğine göre yaklaşık 1.000 talebe Bursa şehrinde bu gibi kurslarda Kur'an-ı Kerim'i ezberliyordu.

Bursa'da çok sayıda Bulgaristan muhaciri müslüman bulunuyordu. Bunlar dinleri ve Bulgar yönetimin İslama düşmanlığından, Müslümanların kanına yönelik vahşeti ve ırkçı imhasından dolayı Bulgaristan'dan hicret etmişlerdi Bulgaristan muhaciri bir kardeşimizin evinde misafir olduk. Buradaki intibamız,Bulgar muhaciri kardeşlerimize yardım elini uzatmak ve onların durumunu diğer Müslüman kardeşlerine duyurmamız gerektiği şeklindeydi.

Ertesi gün Bursa'dan İstanbul'a doğru saat dokuzda çıktık. Bir saat sonra araba ile Yalova'ya ulaştık. Araba vapurunu orada hazır bulduk. Yolculuk eğlenceliydi. Vapurun İstanbul sahiline ulaşması bir buçuk saat sürdü ve biz arabamızla oradan caddeye çıktık.

Akşam programı Yusuf Karaca hocanın evindeydi. Kendisi, Leknev'deki Darul Ulum Nedvetul Ulema'da okudu. Urducayı biliyordu ve Urduca'dan Türkçe'ye bazı kitaplar tercüme etmişti.

Sonra Arap talebelerle bir randevu vardı. Vakit geçmişti ama onlar (talebeler) şevkli ve ümitliydiler. Bu yüzden de o toplantıda da bulundum ve kısa bir konuşma yaptım.

Cuma günü dönmek için hazırlanma günüydü. Pakistan vizesi almak için çok zaman geçti. Cuma namazını Fatih Camii'nde kılmak, sonra öğle yemeği yeyip, basın toplantısına gitmek istiyorduk. Ancak vizeyi alma işi uzadı ve Cuma namazını büyükelçiliğin yakındaki bir camide kılmak zorunda kaldık. Böylece Fatih Camii'ndeki programı kaçırdık.

Yatsıdan sonra havaalanına gittik. Uçağın saati gece saat on iki buçuk idi, ama dört saat tehir oldu ve Karaçi'ye öğlene yakın ulaştık."

 Ebul Hasan en Nedvi(r.h)

Fi Mesiretil Hayat, Cilt: 2

Mütercim: Ahmed İz

 

 

 

 

 

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.