Risale Özetleri

NUR VECİZELERİNDEN BİR DEMET-6

251-Ehl-i dalaletin cinayetleri, o kadar büyüktür ki: kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığışmadığından, mukteza-yı adalet olarak âlem-i bekadaki mahkeme-i kübraya havale edildiği için, ekseriyetle burada ce­zaya çarpılmıyorlar. 10. Lem’a – 48

252-Sünnet-i Seniyeye ittibaı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir. 11. Lem’a – 50,

253-Ne mutlu o kimseye ki, Sünnet-i Seniyeye ittibaından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, Sünnet-i Seniyeyi takdir etmeyip, bid'alara giriyor. 11. Lem’a – 53

254-Edebin enva'ını, Cenab-ı Hak habibinde cem'etmiştir. Onun Sünnet-i Seniyesini terk eden, edebi terk eder. 11. Lem’a – 54

255-Mesail-i şeriatla sünnet-i seniyye düsturları, emraz-ı ruhaniyede ve akliyede ve kalbiyede, hususan emraz-ı içtimaiyede gayet nafi' birer devadır. 11. Lem’a – 55

256-Sünnet-i Seniye, saadet-i dâreynin temel taşıdır ve kemalâtın madeni ve menbaıdır. 11. Lem’a – 56

257-Demek oluyor ki: insan için en mühim âlî maksad, Cenab-ı Hakk'ın muhabbetine mazhar olmasıdır. 11. Lem’a – 57

258-Sünnete ittiba etmeyen, tembellik eder ise, hasaret-i azîme: ehemmiyetsiz görür ise, cinayet-i azîme: tekzibini işmam eden tenkid ise, dalalet-i azîmedir. 11. Lem’a – 59

259-Kader, ilm-i ezelîden olduğu için: ilm-i ezelî, hadîsin tabiriyle Manzar-ı a'lâdan, ezelden ebede kadar her şey, olmuş ve olacak, birden tutar, ihata eder bir makam-ı a'lâdadır. 26. Söz: 467

260-Kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar: itiraf etse, afva müstehak olur. 13.Lem’a: 88

261-Kardeşlerime de tavsiye ediyorum ki: İhtiyat etsinler, nâ-ehillerin eline hakikatları vermesinler. Hem ehl-i dünyanın evhamını tahrik edecek işlerde bulunmasınlar. 16. Lem’a: 105

262-Kardeşlerime tavsiye ediyorum ki: İnşikaka ve iftiraka sebebiyet veren münakaşa etmesinler. Yalnız müdavele-i efkâr suretinde niza'sız mübahaseye alışsınlar. 16. Lem’a: 106

263-İtikadı sarsılmış, ahlâkı bozulmuş yüz fâsıkın idaresi ve onlar içinde asayiş temini, binler ehl-i salahatın idaresinden daha müşkildir. 17. Lem’a: 123

264-Daima işsizler ömründen şikâyet eder: eğlence ile çabuk geçmesini ister. Sa'y eden ve çalışan ise: şâkirdir, hamd eder, ömrün geçmesini istemez. 17. Lem’a: 125

265-Samimî bir ihlas, şerde dahi olsa neticesiz kalmaz. Evet, ihlas ile kim ne isterse Allah verir. 20. Lem’a: 150

266-Hizmet-i diniyenin mukabilinde dünyada bir şey istenilmemeli ki, ihlas kaçmasın. Hâşiye 20. Lem’a: 150

267-Haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise: Mesleğim haktır yahud daha güzeldir diyebilir. 20. Lem’a: 151

268-Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse: hayırlı işlerde ve terakkide muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrib hesabına geçer. 22. Lem’a: 170

269-Tesettür, kadınlar için fıtrîdir. Ref'-i tesettür, fıtrata münafîdir. 25. Söz: 410

270-Ölmüş kadınların suretlerine veyahut sağ kadınların küçük cenazeleri hükmünde olan suretlerine hevesperverane bakmak, derinden derine hissiyat-ı ulviye-i insaniyeyi sarsar, tahrib eder. 25. Söz: 410

271-Bir elmayı, bir adama hakikî rızk olarak vermek: bütün yeryüzünü bütün meyvelerle dolduran o zât verebi­lir. Ve o, ona hakikî Rezzak olur. 25. Söz: 418

272-Kur'an, kulûbe kut ve gıda ve ukûle kuvvet ve gınadır ve ruha mâ ve ziya ve nüfusa deva ve şifa olduğun­dan usandırmaz. 25. Söz: 378

273-İbadeti ve namazı terk eden adam, Sultan-ı Ezel ve Ebed'in raiyeti hükmünde olan mevcudatın hukukuna ehemmiyetli bir tecavüz ve manevî bir zulüm eder. 23. Lem’a: 190

274-Mütefekkirane ve ciddî bir surette ibadet ve tesbih eden adam, mevcudatın hakikaten mevcud ve muhak­kak olan ibadet ve tesbihatlarını bir derece keşfeder ve görür. 23. Lem’a: 190

275-Evet nasıl ki küfür, mevcudata karşı bir tahkirdir: terk-i ibadet dahi, kâinatın kemalâtını bir inkârdır. 23. Lem’a: 191

276-Kader, ilmin bir nevidir ki, her şeyin manevî ve mahsus kalıbı hükmünde bir miktar tayin eder. Ve o mikdar-ı kaderî, o şey'in vücuduna bir plân, bir model hükmüne geçer. Kudret icad ettiği vakit: gayet sühuletle o kaderî mikdar üstünde icad eder. 23. Lem’a: 193

277-Evet bir valide veledini tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakikî bir ihlas ile vazife-i fıtriyesi itibariyle kendini evlâdına kurban etmesi gösteriyor ki: hanımlarda gayet yüksek bir kahramanlık var. 24. Lem’a: 199

278-Aklı başında olan bir adam, refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni ve zâhirî hüsn-ü cema­line bina etmez. 24. Lem’a: 201

279-Bahtiyardır o adam ki: refika-i ebediyesini kaybetmemek için sâliha zevcesini taklid eder, o da sâlih olur. Bahtiyardır o kadın ki: kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur: saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır. 24. Lem’a: 202

280-Katiyen biliniz ki: bu hayat-ı dünyeviyede hakikî lezzet, iman dairesindedir ve imandadır. Ve a'mal-i sâlihanın her birisinde bir manevî lezzet var. 24. Lem’a: 203

281-Âdeta imanda bir Cennet çekirdeği ve dalalette ve sefahatte bir Cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hâdiselerle aynelyakîn görmüşüm. 24. Lem’a: 203

282-Bir ağacın bir kısım meyvelerini kopardıkça yerine yine başka meyvelerin geldiği gibi, nev-i beşerde bu zeval ve firak dahi bir teceddüddür, tazelenmektir. 26. Lem’a: 251

283-Evet, kâinat sarayını tertemiz tutan bu ulvî, umumî tanzif: elbette İsm-i Kuddüs'ün cilvesi ve muktezasıdır. 30. Lem’a: 307

284-Gecede teheccüd ise, kabir gecesinde ve Berzah karanlığında ne kadar lüzumlu bir ışık olduğunu bil! 9. Söz: 42

285-Bu âhirzaman çok çalkalanıyor, bu fitne-i âhirzaman acib şeyler doğuracağını ihsas ediyor. Barla: 339

286-Takarrür etmiş usuldendir: Akıl ve nakil taâruz ettikleri vakitte, akıl asıl itibar ve nakil tevil olunur. Fakat o akıl, akıl olsa gerektir. Muhakemat: 12

287-Kur'an’ı tefsir edecek, yine Kur'an ve hadîs-i sahihtir. Muhakemat: 19

288-Hadîs, maden-i hayat ve mülhim-i hakikattır. Muhakemat: 22

289-Asıl insaniyet-i kübra olan İslâmiyet, sema-i müstakbelde ve Asya'nın cinanı üzerinde bulutsuz güneş gibi pertev-efşan olacaktır. Muhakemat: 35-36

290-Kadere iman olmazsa hayat-ı dünyeviye saadeti mahvolur. 11. Şua: 261

291-Evet şu dâr-ı dünya, beşerin ruhunda mündemiç olan hadsiz istidadların sünbüllenmesine müsaid değildir. Demek başka âleme gönderilecektir. 29. Söz: 525

292-Haşirde bütün zevil-ervahın ihyası, bir sineğin baharda ihyasından daha ziyade kudrete ağır olmaz. 29. Söz: 529

293-Biz öyle bir hakikata hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir. Ş: 312

294-Evvel âhir tavsiyemiz: Tesanüdünüzü muhafaza: enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidal-i dem ve ihtiyattır. Ş: 312

295-Hasenatı seyyiatına, sevabı hatasına tereccuh edenler, mağfiret ve affa müstahaktırlar. AB: 401

296-Akılları gözlerinde olan avama ders veren, fiildir. . AB:405

297-Evet gençlik damarı, akıldan ziyade hissiyatı dinler. His ve heves ise kördür, akibeti görmez. Bir dirhem hazır lezzeti, ileride bir batman lezzete tercih eder. S: 150

298-İnsan istidadı nispetinde burada ekiyor ve ekiliyor, âhirette mahsul alıyor. S: 86

299-Âyine-misal mevcudatın birbiri arkasında zeval ve fenalarıyla beraber, arkalarından gelenlerin üstünde ve yüzlerinde aynı hüsün ve cemalin cilvesinin bulunması gösterir ki: Cemal onların değil: belki o cemaller, bir hüsn-ü münezzeh ve bir cemal-i mukaddesin âyâtı ve emaratıdır. S: 68

300-Nasıl ki şu âlem bütün mevcudatıyla Sâni'-i Zülcelal'ine kat'î delalet eder. Sâni'-i Zülcelal'in de sıfât ve esma-i kudsiyesi, dâr-ı âhirete delalet eder ve gösterir ve ister. S: 69

-Devam Edecek-

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.