Risale Müzakereleri
YİRMİBEŞİNCİ SÖZ'DEN NOTLAR-2
Derece-i i’caz’daki belağat-i Kuraniye'yi başlıklar halinde özetlerken Yirmi Beşinci Söz'ün Birinci Şulesinin Birinci Şua'sını esas aldığımızda şu şekilde sıralama yapmak mümkündür:
Kuran’ın belagati
Nazm’ın → Cezaletinden ve Hüsn-ü metanetinden
Üslublar’ının → Bedâatinden, Garib ve Müstahsenliğinden
Beyan’ının → Berâat’inden, Faik ve Safvet’inden
Meâni’sinin → Kuvvet ve Hakkaniyetinden
Lafz’ının → Fesahatinden ve Selasetinden
tevellüd eden bir Belağat-ı harikulade, yani bu sıralanmış ana esaslardan oluşan olağanüstü güzelliğe sahip bir sözdür.(1)
Belağat nedir?
Belagat; sözlükte varmak ve hedefe ulaşmak manalarına gelir. Bir terim olarak ise “Belagat”: Doğru bir manayı kendisine uygun olan üstün ifadelerle anlatmaktır.
Başka bir ifadeyle belagat, “Lafızla mananın, güzellikte birbiriyle yarışması, yani manadan önce lafzın kulağa, lafızdan önce de mananın zihne ulaşmasıdır.” (2)
Said Nursî Hazretleri, belagatı “mukteza-yı hale mutabakat” olarak tarif etmiştir. (3) Kur'ân kelimelerindeki tenasüp, oldukça yüksek mânâ ve ahenk uyumu itibarı ile mükemmel ifade gücü, az sözde çok anlamı barındırmıştır.
Kur'an ayetlerinin bu çok çeşitli mana tabakalarına bir hadis-i şerifte şöyle işaret edilmektedir: “Her bir ayetin zâhiri, bâtını, haddi (kapsamı) ve mutlak (mana çerçevesi vardır. (Bu dört mana tabakasından) her birinin de füruatı dalları, ayrıntı ve detayları vardır.” (4)
Bu sebeple Kur’ân, eşsiz ifade gücüyle her asırda bir çok farklı tabakadan insanın anlayışlarını hitap eden bir özellik taşımaktadır. Hemen burada akla şöyle bir soru gelebilir: “Her asırda Kur'an'ın tefsiri yapılmaktadır öyleyse müfessirlerin birbirine uymayan, biribirinden farklı ayet yorumları ile hak ve hakikate nasıl ulaşılabilir?”
Cevap olarak: Kur’an-ı Kerim'in, ayetleri, cümleleri öyle bir şekilde tertiplenmiş ve düzenlenmiştir ki, çeşitli anlayışlara, yeteneklere ve kültüre sahip insanlar ayetleri değişik açılardan değerlendirdiğinde dahi kendilerine bakan hisselerini alabilirler. Ancak, bu durumun geçerli olabilmesi için Bediüzzaman Hazretleri şu açıklamayı yapmaktadır:
“ Ulum-u Arabiyenin kaidelerine muvafık (Arap dilini çeşitli bakımlardan inceleyen ilimlerin kurallarına uygun) ve belagatın prensiplerine (düzgün ve hakîkatlı söz söyleme sanatı kurallarına) uygun ve ilm-i usule mutabık (dinin esaslarına uygun) olmak şartıyla, müfessirlerin birbirine muhalif olan beyanatı ve ihtimalleri, zamanlara, tabakalara ve fehimlere (anlayışlara) göre murad ve caizdir diye hükmedilebilir. Bu nükteden anlaşıldı ki, Kur’an’ın i’caz vecihlerinden (Kur’an’ın ifadelerindeki mucize yönlerinden) biri odur ki, nazmı (Kur’ân`ın âyetleri) öyle bir üsluptadır ki, bütün asırlara, tabakalara intibak edebilir (uygunluk arz edebilir) . (5)
DİPNOTLAR
1--Sözler, s. 332
2--Kur’an’da Temsili Anlatım, Mehmet Cebeci s.7
3--İşaratü’l-İcaz, s. 50
4-Abdürrezzak, Musannef, 3/358
5--İşaratü’l-İcaz, s. 44
Yorum yapın
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar