YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığı gibi, hayırlı da değildir. Çünkü bu durum başta gerçek metin yazarını üzer. Elbette ki bir baba kendi çocuğunun, başkası tarafından elinden tutularak alıp götürülmesine razı olamaz. Hatta insan, ayakkabılarının
Ä°nternet nasıl kullanılmalıdır? Â
Günümüz internet kullanımının bir yolu bir yordamı; bir hakkı bir hukuku vardır. Yazılı, sesli ve görsel medya kaynaklarına ulaşmanın, aynen hukukta olduğu gibi, bir "usulü ve bir esası" bulunmaktadır.
"İnternette neyi, ne zaman, ne şekilde, niçin" paylaşmalıyız? Basın yayın hukukuna göre, insan haklarına göre, bütün semavi dinlere göre ve bilhassa İslam dinine göre ne, nasıl, ne şekilde paylaşılmalıdır?
Bu konunun günümüzde var olan yasal mevzuatını okuyucuya havale edip meseleyi toplum bilim, kültür, sosyal hayat ve kişisel paylaşımlar bakımından ele alıp biraz güncelleştirerek anlatalım. Bu konu:
Kur'an'da: Hud Suresi, 112. Ayet:
"Sen ve tevbe edip seninle birlikte olanlar, emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun. Aşırı gitmeyin. O yaptığınız her şeyi görmektedir."
Hadiste: (Buhari, Kitabu'l-Edeb, 10/373)
"Kim Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır söylesin yahut sussun"Â
Yukarıdaki ayette, insanın dosdoğru olması istenirken, hadiste de insanın hayır söylemesi gerektiği ifade edilmektedir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığı gibi, hayırlı da değildir. Çünkü bu durum başta gerçek metin yazarını üzer. Elbette ki bir baba kendi çocuğunun, başkası tarafından elinden tutularak alıp götürülmesine razı olamaz. Hatta insan, ayakkabılarının bile başkaları tarafından giyilmesine razı olamaz. İsterse o kişi ayakkabıları giyip hacca gitsin.
Bu mevzu, en çok bu gün, herkesin kullandığı internet zeminindeki yazılı, görüntülü ve sesli paylaşımların nasıl olması gerektiğine ışık tutar.
Meseleye ilk önce hadis ilmindeki, hadisleri nakletme usulü ve metodu açısından anlatmaya başlayalım:
Hadis ilminde, "tevatür, mütevatir, rivayet" kelimeleri, Arapça: "Bir haberin ağızdan ağıza yayılması." anlamındadır. Bu gün bu kelimeyi internet paylaşımları için de rahatlıkla kullanabiliriz. Bir sözün kaynağının verilmesi ve nakledenin söylenmesi tevatürde çok önemlidir. Bunun için hadis âlimleri naklettikleri hadis metinlerinde, hep sözün kaynağını vermiş, sözü söyleyeni ifade etmişlerdir. Âlimler, başkasına ait olan, alıntı bir sözü kendisininmiş gibi söylememişler, yazmamışlardır.
Peygamber'imizin mucizelerini anlatan "On Dokuzuncu Mektup"ta verilen şu hadis rivayetleri buna en güzel örnektir:
"Başta Buharî ve Müslim, sıhhatle meşhur Kütüb-ü Sitte-i Hadîsiye sahipleri, beyan edeceğimiz haberlerin çoğunda müttefik ve o haberlerin çoğu manen mütevatir ve bir kısmı dahi ehl-i tahkik onların sıhhatine ittifak etmesiyle, mütevatir gibi kat'î denilebilir."
…..
"Üçüncü Misal: Hazret-i Ömer İbni'l-Hattab ve Ebu Hüreyre ve Seleme İbni'l-Ekva ve Ebu Amrate'l-Ensarî gibi müteaddid tarîklerle diyorlar ki: …"
…..
"Dokuzuncu Misal: Şifa-i Şerif sahibi ve meşhur İbn-i Ebî Şeybe ve Taberanî gibi mevsuk ve sahih muhakkikler rivayetiyle, Hazret-i Ebu Hüreyre der:…"
…..
Bu konuda en çok tekrar edilen söz şudur:
"–nakl-i sahih-i kat'î ile–"
Bu söz, hadis ilminde, doğruluğu kesin olan söz demektir. Yani yapılan incelemelere ve araştırmalara göre "yer, kişi, zaman" bakımından ve bunları araştırıp inceleyenler bakımından doğruluğu belli, nakledenleri gerçek söz anlamına gelir. Bu ifade, "şüphe götürmeyen, doğruluğu kesin söz" demektir.
…..
Bu ifadelerden anlıyoruz ki bir sözün, bir yazının nerede, ne zaman, kim tarafından söylendiği ve yazıldığı çok önemlidir. Bunların doğru verilmesi sözün değerini artırır.
Yukarıdaki ifadeler internet medyacılık bakımından iki hususu ortaya koyuyor:
Birinci Husus: Hadis ilminin esaslarına göre bir hadisi şerifi kimin anlattığını ve kimin kimden duyarak yazıp günümüze ulaştırdığını söylemenin çok önemli olduğu belirtiyor. Bunu söylemenin, söylenen sözün doğruluğuna delil olduğu belirtiyor.
İkincisi Husus: Hadis ilmindeki bu "sözü nakletme" metodunun aslında bütün insanların, bütün naklettikleri sözlerinin kaynağını vermeleri gerektiğini de ders veriyor.
……
Bu gün hem İslami ilimlerde, hem akademik çalışmalarda, kaynağı verilmeyen hiçbir bilgi ve hiçbir not kayda geçirilmiyor, ilim değeri taşımıyor.
Dünya hukukunda ve günümüz bilim dünyasında bütün araştırmalarda, bütün incelemelerde ve bütün okumalarda üç şey mutlaka aranıyor: "Yer, zaman, kişi."
Bu kayıtların verilmediği sosyal medya paylaşımlarında hem ilmi nitelik kalkıyor, hem bilimsellik gidiyor, hem gerçekler saklanıyor, hem de hırsızlıklar çoğalıyor. Hatta internet ortamında ona buna ait bilgiler, notlar kaydedilerek kendi verileriymiş gibi hazırlanan dosyalar kitap olarak basılıyor. Bu yanlış davranışın, bu doğru olmayan kişiliğin ve bu haksız kazancın İslam'la ilgisi yoktur. Hatta bütün semavi dinlerde ve bütün beşeri hukuklarda haklılık payı yoktur.
İnternet paylaşımlarında çoğunlukla şu şekilde paylaşımlar yapılıyor:
1. Paylaştığı sözün, metnin, bilginin ne kaynağı ne yazarı yazılmıyor. Bu durumda doğrudan doğruya o paylaşılan öğenin o paylaşan kişiye ait olduğu sonucu çıkıyor. Bu tamamen başkasına ait bir emeği alıp kendine mal etmektir. Bu hem doğru olmayan bir davranıştır, hem de sözün değerini düşüren bir anlatım şeklidir. Bu durum, bütün dünya hukukuna göre suçtur. İnternet uygulamalarında da böyledir.
2. Paylaştığı sözün, metnin, bilginin kaynağını vermeyerek sadece "Alıntı" yazarak o sözün sahibini inkâr edip, kaynağını gizleyip sırf kendisinin bunu paylaşmış olmasını önemsiyor. Bu tutum doğru bir davranış değildir. Ayrıca kaynağı gizlemekle doğrulara ulaşmayı engellemiş ve kendini kaynak yerine koymuş oluyor. Fakat bu "alıntı" diyerek yapılan paylaşımlar, hiç kaynak vermeden yapılan paylaşımlardan bir derece daha az zararlı görünüyor.
3. Paylaştığı sözün, metnin, bilginin kaynağını vererek, söyleyenini yazarak yapılan paylaşımlar hem paylaşım güvenilirliğini artırıyor, hem de paylaşan kişinin güvenirliğini artırıyor. Hem de bir yanlış, bir noksan, bir hata varsa paylaşan kişiye değil, kaynakta verilen kişiye ait olduğu ifade edilmiş oluyor.
4. Bilhassa akademik çevrelerde başvurulan, inceleme, araştırma, bilgilendirme, raporlama, mukayeseli bir süreçle sonuca varma; gazetede, dergide, kitapta yer verme gibi durumlarda hem kaynaktan hem de yazarından izin alınarak, bu da metinde ifade edilerek kullanıma açılıyor. En doğru olanı da budur.
 5. Hem dürüst insan davranışı olarak hem de semavi ve dünyevi hak hukuk olarak; kaynak gösterilmeyen ve yazarı verilmeyen söz, metin, bilgi paylaşılmamalıdır. Bu haksız paylaşımların önüne geçmenin yolu budur. Bu uygulama çoğaldıkça korsan yayıncılık ve haksız paylaşımcılık azalacaktır.
 Bediüzzaman'ın "Münazarat" kitabında yer alan şu ifadeler konumuza ışık tutuyor:
Sual: Her şeyden evvel bize lâzım olan nedir?
Cevap: DoÄŸruluk.
Sual: Daha?
Cevap: Yalan söylememek.
Sual: Sonra?
Cevap: Sıdk, sadâkat.
……
Bütün bu ifadeler, günümüz internet paylaşımlarında, bir şey paylaşırken yere, zamana, kişiye ve diğer kaynaklara dikkat ederek, onları tam ve doğru yazarak paylaşım yapmamız gerektiğini, ortaya koyuyor.
Unutmayalım ki hukukta usul, esas kadar önemlidir. Hatta esastan daha önemlidir. "Usul"ü olmayan davalarda karar verilemez; fakat "esas'ı olmayan bazı davalarda karar verilebilir.
 "Dürüstlük" bütün internet paylaşımlarında görünmez bir mürekkeple
yazılmış, en çok okunan yazıdır.
 "Dosdoğru" olmak ne kadar güzel bir davranıştır.
17.08.2022
Bandırma
İbrahim Köse
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DÄ°ÄžER YAZILAR
HZ. AİŞE’NİN (radiyallahu anhâ) EVLİLİK YAŞINA DAİR
Batılı inkarcılar ve onların fonladığı çevreler yaman bir çelişki içerisindedirler. Buda,
ÜRETİLEN ALGILARLA FİKİR SAHİBİ OLMAYA ÇALIŞMAK
Vehhabilik meselesi zamanla dallanıp budaklanmıştır. Vehhabilik şemsiyesi altında birçok fikr
YEREL ORYANTALÄ°STLER
Din mücedditliği için yola çıkanlardan bir kısmı süreçte din münekkidi haline geldi. Zira
İTTİHAD-I İSLAM’IN ÖN ADIMLARI
Ä°ttihad-ı Ä°slam, bize balon gibi uçarak gelmez. Belki, bizim ona gitmemiz lazım. Yollar daÄŸdaÄ
Ä°MANIN ÅžEHAMET-Ä° MANEVÄ°YESÄ°
İslam ahlakının dinamik gücü, imandır. Çünkü, “İman hem nurdur hem kuvvettir. Evet, haki
MUHALEFET KULVARLARI
Hak namına ve hakikat hesabına sırf gerçeği görmek ve göstermek, meseleleri tahlil etmek, sı
UYUYAN DEV UYANMIÅžTIR
Evet, millet uyandı. İçerdeki hainler, dışardaki alçaklar ne yaparlarsa yapsınlar, artık Ana
YANLIÅž VE HAKSIZ Ä°NTERNET PAYLAÅžIMLARI
dir. İnternet paylaşımlarındaki kaynak vermemek, metnin yazarını yazmamak, doğruluk olmadığ
MASONLAR VE ESAD AÄ°LESÄ°
Masonluk meselesi dallı budaklı bir mesele olduğundan ve yüksek dozda manipülasyon içerdiğind
OSMANLI DÜŞMANI BİR BARELVİ’NİN HEZEYANLARI
Belki biraz garip gelecek ama peşinen söyleyelim ki anlatılan husus doğrudur. Stalin’in hocala
KADÄ°ROV:Â KADÄ°RÄ°-VEHHABÄ° KIRMASIÂ
Ramzan Kadirov başkanlığındaki Çeçenlerin Suriye’den sonra Ukrayna’da da arz-ı endam etme
-  İSLAM’IN DAHİLİ DÜŞMANLARI YA DA GÜNÜMÜZÜN YIKICI AKIMLARI
- YİNE GÖÇ VAR
- BABAMI GÖTÜRMEYİN
- "İSLÂM DİNİ SAVAŞ VE TERÖR DİNİ MİDİR? YA DA KILIÇ ZORUYLA MI YAYILMIŞTIR?"
- LATİN HARFLERİNİN KABULÜ VE HALK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-51
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-50
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-49
- TALÄ°BAN ÃœZERÄ°NDEN ZIT ETKÄ°YÄ° DALGALANDIRMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-48
- BUTİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-47
- BU VATAN BÄ°ZÄ°M
- MÃœJDELER OLSUN SANA EY KAHRAMAN TÃœRK HALKI
- KURBAN BAYRAMI’NDA HAYATI ANLAMAK
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-46
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-45
- BATININ İŞGAL PLANLARI VE İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİ
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-44
- KALP FÄ°KÄ°R VE KALP DÄ°NDARLIK
- GAZZE
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-43
- İSLAM’DA MEŞRU SEÇME YÖNTEMLERİ VE YÜKLEDİĞİ SORUMLULUKLAR
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-42
- İSLAM’DA TATİL ANLAYIŞI
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-41
- EMNÄ°YET TEÅžKÄ°LATI VE EMNÄ°YET NÄ°METÄ°
- PERSPEKTÄ°FE GÄ°REN ÅžAHISLAR-40
- ÇANAKKALEDEKİ MANEVİ GÜÇ
Ey insanlar! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; Allah'tan başka size gökten ve yerden rızık verecek bir yaratıcı var mı? O'ndan başka tanrı yoktur. Nasıl oluyor da (tevhidden küfre) çevriliyorsunuz!
Fatır, 3
GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°
Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır.
Tirmizi, Sıfatu Cehennem 10, (2601)
SON YORUMLAR
- Bütün beytlerin tercümesini gönderebilir misiniz? sitede sadece son birkaç...
- Fıtrat, namaz, tevafuk, sırlar ve tüm bunların sahibi zişanı İlahi kusur...
- Selamünaleyküm Ä°nternette mütalaalı risale i nur dersleri diye arama yaptÄ...
- bu kıymetli yazıdan dolayı ahmed izz kardeşimize teşekkür ederiz çok mani...
- selamün aleyküm Ahmed kardeşimizi tebrik ediyor ve bu faideli tercümelerin...
- Yanında okuyan diğer öğrencileri; Molla Muhammed Kasori Molla Muhammed Era...
- Benim merhum babam Molla İbrahim Azizi de onun yanında icazeti tamamlamıştı...
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
TARÄ°HTE BU HAFTA
*Kanije müdafaası(18 Kasım 1601) *Hz.Fatıma'nın(r.anha) Vefatı(22 Kasım 632) *İstanbul'un Müttefikler Tarafından İşgali(23 Kasım 1918) *Alparslan'ın Şehadeti(24 Kasım 1072) *Öğretmenler Günü(24 Kasım)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...