NURDAN VECİZELER-14

Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı a'lâ; tezahür-ü rububiyete karşı, ubudiyet-i külliye-i insaniyedir ve insanın gaye-i aksası, o ubudiyete ulûm ve kemalât ile yetişmektir.”


2024-08-28 09:46:45

"Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı a'lâ; tezahür-ü rububiyete karşı, ubudiyet-i külliye-i insaniyedir ve insanın gaye-i aksası, o ubudiyete ulûm ve kemalât ile yetişmektir."

İzah: Kainattan ilk maksat cansız, bitki, hayvan ve insanların yaratılması. kendi esma ve kemalatını Allah'ın bizzat müşahede etmesi en esas maksat. Kainattan maksat insan, insandan maksat ubudiyet.

"Hem anla ki, bu hayat madem kâinatın en büyük neticesi ve en azametli gayesi ve en kıymettar meyvesidir; elbette bu hayatın dahi kâinat kadar büyük bir gayesi, azametli bir neticesi bulunmak gerektir. Çünkü ağacın neticesi meyve olduğu gibi, meyvenin de çekirdeği vasıtasıyla neticesi, gelecek bir ağaçtır. Evet, bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediye olduğu gibi, bir meyvesi de, hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyîye karşı şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbettir ki, bu şükür ve muhabbet ve hamd ve ibadet ise, hayatın meyvesi olduğu gibi, kâinatın gayesidir."

İzah: Kainatta her neye baksak en mükemmel şekilde yaratılmış… maksad-ı ala insan ise insanın en âli maksadı hamd, şükür, ibadet, ubudiyet. Allah semayı direksiz durduruyor. Bu rububiyet, buna karşı bizim görevimiz hayret ve ubudiyet. 

Musibet ve hastalıklar da ayrı bir rububiyet tecellisi var. Musibetlere karşı sabır ve şükretmek en büyük nimet. Hastalık mesela, sabırla 2 birim yükselirsen, cennette ebedi bir zevk ve lezzet alacaksın!

"Sonra Rabbulâleminin uluhiyetinin izharına karşı; zaaf içinde aczlerini, ihtiyaç içinde fakırlarını ilandan ibaret olan ubudiyet ile ve ubudiyetin hulasası olan namaz ile mukabele ettiler. İşte, ubudiyetin esası olan, acz ve fakr ve kusur ve naksını bilmek ve niyaz ile dergâh-ı Ulûhiyete karşı secde etmeye bedel naz ve fahir suretinde gidenler, zerrecik kalbini Arşa müsavi tutar. "

İzah: İnsan nimet ve lütfu görünce naza düşebilir… gerek yok

"Katre gibi makamını, deniz gibi evliyanın makamâtıyla iltibas eder. Kendini o büyük makamâta yakıştırmak ve o makamda kendini muhafaza etmek için, tasannuâta, tekellüfâta, mânâsız hodfuruşluğa ve birçok müşkilâta düşer."

İzah: Abd kul, ubudiyet kulluk. İbadet ubudiyetin neticesi… sonsuz aciz, fakir ve nakısım. Ne kendimi ne de kainatı idare edemem. Hepsine de muhtacım. O zaman bu rububibiyet tecellisi insanı ibadete ve ubudiyete götürür.

 Rububiyetin şuurunda olmakla ubudiyet arasında ciddi bir ilişki var.

Uluhiyet mabudiyet manasında… uluhiyetin izharı, Allah ne yarattı ise o şey görevini mükemmel yaparak ubudiyetini gösteriyor. O görev onun ibadeti oluyor.

"Baktım, umum mevcudat, bir salât-ı kübrâda, bir tesbihât-ı uzmâda, her taife kendine mahsus salâvat ve tesbihatıyla meşgul bir cemaat içindeyim. "Vezâif-i eşya" tabir edilen hidemât-ı meşhude, onların ubûdiyetlerinin ünvanlarıdır."

İzah: İnanmayan insanın bile tüm hücreleri ibadette. Zaaf içinde aczini düşünecek insan ve bunu ilan etmek ubudiyet, ve namazla mukabele söz konusu. Rububiyet, bunu bilme fark etme, acz ve zaafını hissetme, bunu ubudiyet suretinde ifade ve gereği ibadet.

" Ubudiyet, mukaddeme-i mükâfat-ı lâhika değil, belki netice-i nimet-i sabıkadır. "

İzah: İbadet gelecek nimetler için değil, geçmiş nimetlerin şükrünü eda için, ve asla kafi olmayacak bir durumda.

"Ubudiyetin ise sırr-ı esası; niyaz, şükür, tazarru', huşu', acz, fakr, halktan istiğna cihetiyle o hakikatın kemaline mazhar olur."

İzah: Halktan istiğna, insanlardan maddi manevi bir şey beklememek. Bi yedihil hayr. Halk, kainattan istiğna anlamına da gelebilir. Yeterlilik duygusu.

" Hizmetini, ubûdiyetini, geçen nimetlerin şükrü ve vazife-i fıtrat ve farize-i hilkat ve netice-i san'at bil, ucüb ve riyadan kurtul.

İzah: Ucup amele güvenmek, yes'in zıddı, riya, gösteriş. Başkası görsün diye ibadet yapılmaz, zaten görevimiz bunlar. Maaş karşılığını işini yapan teşekkür beklemeye hakkı yoktur.

" Ubudiyet, emr-i İlâhîye ve rıza-yı İlâhîye bakar. Ubudiyetin dâîsi emr-i İlâhî ve neticesi rıza-yı Haktır. Semerâtı ve fevâidi uhreviyedir. Fakat ille-i gaiye olmamak, hem kasten istenilmemek şartıyla, dünyaya ait faydalar ve kendi kendine terettüp eden ve istenilmeyerek verilen semereler, ubudiyete münâfi olmaz. Belki zayıflar için müşevvik ve müreccih hükmüne geçerler. Eğer o dünyaya ait faydalar ve menfaatler o ubudiyete, o virde veya o zikre illet veya illetin bir cüz'ü olsa, o ubudiyeti kısmen iptal eder. Belki o hâsiyetli virdi akîm bırakır, netice vermez."

İzah: Sadaka veriyorsun Allah rızası için; ömrün uzar, malına bereket gelir. Bunlar kendi kendine terettüp eden şeylerdir. Kendi kendine terettüp eden neticeler için bu işler cevşen de böyledir. Bir çok musibetler böylece def olabilir. Böyle virdler zayıflar için teşvik edici ve tercih edici olabilir.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

NURDAN VECİZELER-14

NURDAN VECİZELER-14

Ey insan! Şu kâinattan maksad-ı a'lâ; tezahür-ü rububiyete karşı, ubudiyet-i külliye-i insa

NURDAN VECİZELER-13

NURDAN VECİZELER-13

İnsan, nur-u iman ile âlâ-yı illiyyîne çıkar, Cennete lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i

NURDAN VECİZELER-12

NURDAN VECİZELER-12

| Tabiat Dedikleri “Tabiat, âlem-i şehadet denilen cesed-i hilkatin anâsır ve âzâsının ef

NURDAN VECİZELER-11

NURDAN VECİZELER-11

“İnsanları fikren dalalete atan sebeplerden biri; ülfeti, ilim telakki etmeleridir. Yani me’l

NURDAN VECİZELER-10

NURDAN VECİZELER-10

Kalbden maksat, sanevberî (çam kozalağı) gibi bir et parçası değildir. Ancak, bir lâtife-i R

NURDAN VECİZELER-9

NURDAN VECİZELER-9

“Amiriyet ve hâkimiyetin muktezası, rakip kabul etmemektir, iştiraki reddetmektir, müdahaleyi

NURDAN VECİZELER-8

NURDAN VECİZELER-8

“Hakikaten mümin cennete layık ve kâfir cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder.” İzah: B

NURDAN VECİZELER-7

NURDAN VECİZELER-7

“İnkılab-ı hakikat olmaz. Nev'-i mutavassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, ink

NURDAN VECİZELER-6

NURDAN VECİZELER-6

“Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir. Belki esbabı dest-i kudretin perdesi bil

NURDAN VECİZELER-5

NURDAN VECİZELER-5

Nimet içinde in’âm görünür, Rahmân’ın iltifatı hissedilir. Nimetten in’âma geçsen, M

NURDAN VECİZELER-4

NURDAN VECİZELER-4

Masnuatta hiçbir eser yok ki, çok manalı bir lafz-ı mücessem olmasın, Sâni'-i Zülcelal'in ç

İnsan, bizim kendisini kerih bir nutfeden yarattığımızı görmez mi ki, şimdi o apaçık bir hasım kesilmektedir.

Yasin, 77

GÜNÜN HADİSİ

Diğer bir kişi katılmaksızın, iki kişi aralarında fısıldaşmasın.

Buhari

TARİHTE BU HAFTA

*Süleyman Hilmi Tunahan Hz.lerinin Vefatı(16 Eylül 1959) *Adnan Menderes'in İdamı(17 Eylül 1961) *Ertuğrul Fırkateyni Japon Sularında Battı(18 Eylül 1890) *Efendimiz (s.a.v.) Hicret Ederken KUBA'yı Teşrif Ettiler(20 Eylül 622) *Yavuz Sultan Selim Han

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI