Zülkarneyn isim değil sıfattır. Dünyaya gelmiş nadir dört veya beş cihangirden birisidir. Bu nedenle zaman zaman Büyük İskender ile de anılmış veya karşılaştırılmıştır. Kehf Suresinde bahsedilen Zülkarneyn hem tarihte yaşayan hem de günümüzde temsil edilen bir sıfattır. Ebu'l Kelam Azad'ın yorumuyla tarihteki Zülkarneyn Pers Kralı Büyük Kiros veya Kuruş'dur ki Yahudileri 70 yıllık Babil esaretinden, sürgününden kurtarmış ve yurtlarına iade etmiş ve İkinci Mabetlerini kurmuştur. Filistinlileri sürgüne gönderen ise Babil Kralı Buhtunnasr veya Nebukennazzar'dır. Kiros döneminde Beni İsrail peygamberlerinin izinden gitmektedir. Dolayısıyla Babil sürgünü haklarında muvakkat bir imtihan veya cezalandırmadır. Daha öncesinde Tih Çölünde 40 yıl yönlerini bulamadan dolaşmışlar ve bu suretle terbiye olmuşlardır. Ardından Yuşa Aleyhisselam ile birlikte muzaffer bir şekilde Vaadedilmiş Topraklara dönmüşlerdir.

Benzeri bir dönem de Beni İsrail eksenli değil de Filistin eksenli olarak ahirzaman diliminde tezahür edecektir. Zira müfessirler veya rüya tabircileri Mehdi'nin cihangir olacağını ve ikinci defa Zülkarneyn sıfatını taşıyacağını bildiriyorlar. Mehdi'nin Zülkarneyn olarak anılmasındaki hikmetini iki asırlı olmasından kaynaklanacağı şeklinde yorumluyorlar. Kiros ise iki boynuzlu miğferiyle ünlenmiştir. Kısaca ikinci Zülkarneyn'in 20'inci yüzyılda doğduğu farz edilecek olursa vazife-i uzmayı 21'inci yüzyılda deruhte edecektir.

İsrail devletinin ömrü ile 70 yıl olan Yahudilerin Babil sürgünü eşit aralıklarda görülüyor. İsrail'in ömrü 75 seneyi doldururken, 80 sene içinde inkiraz bulacağı da dost ve düşman çevreler tarafından dile getirilmektedir. Kısaca Beni İsrail ilk sürgünden Kiros sayesinde kurtulmuştur. İkinci sürgün veya Diaspora sürgününden ise Allah'ın izni olmadan ve 'abık' yani kaçkın bir surette dönmüşlerdir. Filistinliler ise sürgünlerinden ikinci bir Zülkarneyn sıfatını taşıyan Mehdi tarafından halas edileceklerdir.

Yahudileri vatanlarına iade eden Kiros, İkinci Mabedi kurduğu gibi, onun ahirzamandaki simetrisi olan yine bir sıfat olan Mehdi, Mescid-i Aksa'yı Yahudilerin elinden kurtaracaktır. Böylece Kudüs, Zülkarneyn sıfatıyla anılan tarihi iki şahsiyet eliyle kurtarılmış olacaktır.

 Bu sürecin Gazze olaylarıyla da bir bağlantısı olduğu görülüyor. Zira Gazze ve Gazzelilerin imdadına gelecek ordunun Gazzeli Samih Dellul'un rüyasında olduğu gibi kuzeydoğudan geleceği haber verilmektedir. Bu da muhtemelen Türkiye'dir. Mehdi sıfatıyla ya da Zülkarneyn sıfatıyla anılan kişi ordusuyla İsrail'i yerinden sökecektir ve bunun da 2018 ile 2028 yılları arasını kapsayacağı varsayılmaktadır.

Benzeri ikinci bir rüyada ise Ehli-Babtist Hastanesinin vurulduğu gece bir bayan tarafından görülmüştür. Bir bayan rüyasında Hazreti Peygamberi refakatinde birisiyle birlikte Mescid-i Aksa'da oturmuş bir halde görmektedir. Peygamberimize refakat eden şahsiyetin Gazzeli Samih Dellul'un rüyasındaki kuzeydoğudan gelen süvari ya da Zülkarneyn olduğu tahmin edilebilir.

 Her coğrafyanın mazlumu Hazreti Peygamberin etrafını sarmış görülüyor. Hepsi de halinden ve yaşadıkları mezalimden şikayette bulunmaktadır. Hazreti Peygamber de tebessüm ederek onları dinlemekte ve sabırlarının karşılığı olarak toplu halde (zümera) cennete gireceklerini müjdelemekte ve haber vermektedir.

Bu mazlum coğrafya arasında Doğu Türkistan (Çin), Hindistan, Suriye, Irak gibi bölgeler bulunmaktadır.

Sonra Harem-i Şerif mevkiinden etrafındaki mazlum Müslüman milletlere zaferin yakın olduğunu müjdeliyor. Kurtuluş ne zaman diye soran birisine sabır tavsiye ettikten ve Mekke günlerini hatırlattıktan sonra ansızın bir ordu beliriyor ve İsrail'in sonunu getiriyor. Yine Harem-i Şerif alanında peygamberin etrafına saranlardan birisi 'siz Allah'ın Resülü müsünüz?' diye soruyor. Hazreti Peygamber de kendisini onun istediği şekilde tanıtıyor (https://www. youtube. com/watch?v=lDT1odtXK1Q&t=235s)

Bu tür tebşirat ve rüyalara itibar etmeyenler de bulunuyor. Bunlardan birisi de Ali Buhari isimli yorumcu ve benzerleridir. Rüyaların sadece fikir ve kanaat verebileceğini ahkam üretemeyeceğini ve onlardan ahkam devşirilemeyeceğini söylemektedir. Rüyalardan ahkam alınamayacağına dair sözleri doğru ve yerinde olmakla birlikte ilgili rüyaya hurafe demesi (https://www. youtube.com/ watch?v=tBzD5sDhrOc&t=778s ) müjdelere gölge düşürmektedir. İbni Teymiye'nin dediği gibi bu iki rüya ve onlarca benzeri mutavatı yani birbirini teyit eden rüyalar kabilindendir.

 Hazreti Peygamber bu müjdeleri sadece rüyalar yoluyla değil hadisler yoluyla da aktarmış, bildirmiştir. Bu rüya sahnesini teyit eden hadislerden birisi şudur:

 'Vallahi, sizden öncekiler içindeki mü'minlerden bir kimse yakalanır, kendisi için yerde bir çukur kazılır, o kimse o çukura dizlerine kadar gömülür, sonra bir testere getirilir, başının üzerine konulup biçilerek ikiye bölünürdü de, bu işkence kendisini dininden döndüremezdi!

Yahut onun kemiğinin üzerinden eti ve siniri demir taraklarla taranır, kazınırdı da, yine bu işkence kendisini dininden döndüremezdi!

Allah'tan korkunuz!

Hiç şüphesiz, Allah sizin için fetih ihsan edecektir!

Vallahi, Yüce Allah bu işi muhakkak tamamlayacaktır!

Bu iş muhakkak tamamlanacaktır!

Bu işin hükmü muhakkak yerine getirilecektir!

O kadar ki, hayvanına binmiş bir kimse, San'a ile Hadramevt arasında, San'a'dan çıkıp Hadramevte kadar gidecek de, Yüce Allah'tan başka, hiçbir şeyden korkmayacak; ancak (varsa) koyunu hakkında kurt saldırmasından kaygı duyacaktır!

FAKAT SÄ°Z ACELE EDÄ°YORSUNUZ!' buyurdu."

En doÄŸrusunu Allah bilir.