



Asrımızın büyük dâhilerinden Bediüzzaman hazretleri ve çok muhterem hocamız Mahmut Toptaş Hocaefendi’nin öyle ortak bir dertleri var ki yüreklerimizi sızlatıyor. ALLAH(CC)’a şükürler olsun ki ilâç ve reçetelerini de sunuyorlar.
“Kur’an üzerine, sünnet üzerine yapılan tartışmalar, velezzallin veya veleddallin münakaşaları, tatbik edilmeyen ahkâmın münakaşası, bozgun dönemlerinde, sünnete muhalefetle üzerimize çöken zilletin altında dizlerimiz üstünde emeklerken yapılan çekişmelerdir.(Müslümanların derdine deva olmayan tartışmaları ne güzel özetlemiş)
Birisi “kara kaplı” kitapla Müslümanların gönlünü karartır, kitap ve sünnete giden yolu kapatırsa öbürü de Kur’an’dan başka her şeyi inkâra kalkabilir.
Çok değerli hocalarımız sorulmayan sorulara ve .....lerin kendilerine sormadığı icraatlar hakkında yaptıkları açık oturumlar, sempozyumlarla verdikleri kıl kavli fetvalarla değerlerini yitirdiler ve yeni nesille aralarını açtılar.
Hâlbuki bizim ikisine de ihtiyacımız var. Arapça kılıncın kırk adını bilen, ancak müzede bağlı duran kılıncı görünce baygınlık geçiren hocaya da, elindekinin kılıç mı, sopa mı olduğunu bilmeyen, ama zulüm merkezlerinin bel kemiğine vurmaya çalışan gencimize de ihtiyacımız var.
İkisini bir araya getirip mıknatıslaşmalarını sağlamak gerekir. Kırk yılda yetişen bu âlimlerimizi bir çırpıda atmak da doğru değil, kelaynak kuşları gibi görmek de doğru değil, bu deli dolu gençliğimizi mirastan mahrum eder gibi reddetmek, kötü isimler takmak da doğru değil.
Bozguna uğrayıp dağa çekilen ordu gibiyiz. Her birimiz bir sığınak bulmuşuz. Kıpırdayan her şeyi düşman zannediyoruz.
-Alimler Allah’ın (CC) emin kullarıdır- ortaya çıkıp kimliğini isbat edip, bu ümmeti Muhammed’i (S.A.V.) Kur’an ve sünnet etrafında toplasınlar.”(Mahmut Toptaş-Sünnet Savunması sf; 5–6–7)
Bediüzzaman Hazretleri de aynı yaraya parmak basarak bakın neler tavsiye ediyorlar;
“Âlim-i mürşid koyun olmalı, kuş olmamalı. Koyun kuzusuna süt, kuş yavrusuna kay (kusmuk ) verir. “ Mektubat- Hakikat Çekirdekleri 32.
Bu güzel reçeteden sonra bakın hastalığımızı yüz yıl önceden nasıl tesbit edip, olması gerekenleri de belirtmişler; “Pek çok adam meylü'l-ağalık ve meylü'l-âmiriyet ve meylü't-tefevvukla (üstünlük meyli ile ) mütehakkim geçinmek istediğinden, ilmin şanında olan teşvik ve irşad ve nasihat ve lûtfu terk edip, kendi istibdad ve tefevvukuna(üstünlüğüne) vesile-i cebir (zorlama vesilesi )ve tânif(temizleme vesilesi) eder. İlme hizmete bedel, ilmi istihdam (alet olarak kullanır)eder.
Buna binaen, vezaif ehil olmayanın ellerine geçti. Bahusus medaris(medreseler) bununla indirasa (bozulmaya) yüz tuttu (Bediüzzaman –Muhakâmat (Sözler Yayınevi) sf; 46–47
Âlimlerimizin de belirttiği gibi gençler bizim evlâtlarımız ve geleceğimizdirler. Arkamızdan hayır dua okuyacak olanlar da onlardır. Ömürlerini ilim yolunda tüketen değerli hocalarımız da âlim olduklarına göre Efendimizin (a.s.m) belirttiği gibi peygamberlerin (as) varisleridir.
Öyleyse bize düşen aradaki bağları kuvvetlendirmektir. Ne güzel bu mutlular köprüsü’nün kurulmasına emeği geçenlere...
HER İKİ YAZIDAN ÇIKARABİLDİĞİM DERSLERİMİZ;
1) Milletimize Kur’an-ı Kerim’in ve Sünnet’in doğru öğretilmesi isteniyor.
2) Ömrünü bu uğurda geçiren âlimlerimize saygı duyulması, ilimlerine hürmet edilmesi bekleniyor.
3) Doğru bilgilerin, âlimlerimiz tarafından, uygun ortamlarda, istekli herkese doğru metotlarla öğretilmesi arzulanıyor.
4) İlim öğreten kimselerin TEŞVİK, İRŞAT VE NASİHAT İLE LÛTUFKÂR davranmaları tavsiye ediliyor.
5) Âlimlerin, Meylü’l- ağalık, meylü’ l-âmiriyet ve meylü’t- tefevvukla (üstünlük meyli ile) mütehakkim geçinerek, baskıcı metotları kullanmamaları umuluyor.
6) Dinimize ait konuların ulu orta tartışılıp konuşulması, görüş ehli kimselerin birbirini inkâr edip aşağılamasından zarar görülüyor.
7) Âlimlerimiz başımızın tacı olduğu gibi, gençlerimizin de evlâtlarımız olduğu hatırlatılıyor.
8) Gençlerin sabırla yetiştirilmesi ve halkın irşadının ilim ehlinin görevi olduğu vurgulanıyor.
9) Âlimlerimiz ilimleri ile hizmet etmeliler, yoksa ilmi alet alarak kullanmamalıdırlar deniliyor.
10) Büyüklerimizin koyun gibi hazmedilmiş süt vermeleri, kuş gibi hazmı zor kay vermelerinin yanlış olduğu hatırlatılıyor.
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar