

Ruhumdaki meknuz o bir zerre-i basiret,
Ey şems-i hakikat!
Senden sızan nur-u hakikat eseridir,
İman zaferidir.
Allah yarattı seni âlemlere rahmet,
Hem ayn-ı hakikat.
Nurunla cihan doldu ziya, menba-ı envar,
Hep senle ziyadar.
Sensiz olmaz pertev; nur, şems, kamerde,
Hem nur-u beşerde.
Sen maddede nur, âlem-i mânâda da nursun,
Hem bedr-i büdursun.
Şems ü kamerin nurları timsal-i Muhammed,
Âyine-i Ahmed.
Mânâ ufkunda doğarak nur-u nübüvvet,
Âlemlere devlet.
Cehlin o kesif zulmeti nurunla boğuldu,
Aydınlığa doldu.
Nurlandı, şereflendi bu vahşi beşeriyet,
Doldu medeniyet.
Abdurrahim Zapsu
Büyük İslam Tarihi
2. cilt
M. Sıralar Matbaası-İst. 1957
Lugatçe
Meknuz; Gizli
Basiret; Hakikatı kalbiyle hissedip anlama. Kalbde eşyanın hakikatlarını bilen kuvve-i kudsiyye. Ferâset
Nur-u hakikat: Hakikat nuru
Ayn-ı hakikat; gerçeğin ta kendisi
Ziya; Işık
Menba-ı Envar; Nurlar kaynağı
Ziyadar; Işıklı, parlak
Pertev: Ziya, ışık
Şems: Güneş
Kamer: Ay
Nur-u beşer; İnsanlığın nuru
Bedr-i büdur: İleri geçen ay
Timsal-i Muhammed: Peygamber Efendimizin sembolü,
Ayine-i Ahmed; Peygamber Efendimizin aynası
Nur-u nübüvvet; Peygamberlik nuru
Cehl; Cehalet
Kesif: Koyu
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar