



Damla damla, yağmur misali zaman,
Kışın kar yağar, yazın toz olur,
Çimenler baharda biter dediler.
Kuşlar uçar, kuzular meler,
Çil horoz vaktinde öter dediler.
Aheste çek kürekleri, kimse duymasın,
Gece mehtabında sula bahçeyi,
Toprak, suyu yavaş yavaş emer dediler.
Sinirlenme arkadaş, şiddet şiddeti doğurur,
Rüzgâr eken fırtına biçer dediler.
"Seyyah oldum bu âlemi gezerim,
Yaya yürümemek için bir at aldım
Bu binek sana yeter dediler.
Fakat dikkat et, bu bir ters attır,
Sahibini bazen teper dediler.
Gün olur değişir dünyanın hali,
Düşman Hızır olur, dost da bir zalim,
İnsan, muhannet çeşmesinden içer dediler,
Sen hayatın ne olduğunu anlamadan daha,
"Atı alan Üsküdar'ı geçer," dediler.
Kuş beyinli deyip geçme,
Kanatlarını çırpınca bir kuş,
Altın kâsede panzehiri döker dediler,
Yanlış yapma ayağını denk al arkadaş,
Eloğlu bileğini büker dediler.
Ey arkadaş, zalimin zulmü varsa,
Mazlumun da Allah'ı var,
Eden bulur, yapan çeker dediler.
Zora dağlar dayanmaz dostum,
Çivi çiviyi söker dediler.
Bilim ilerlemiş, medeniyet yükselmiş,
Teknoloji gelişmiş neye yarar,
Doğruya eğri, yalana haber dediler,
Kimi "Kralım çok yaşa" diye bağırdı,
Kimi "Zulüm kahrol, istibdat geber" dediler.
Arı su içer bal yapar,
Yılan su içer zehir yapar,
Bala mucize, zehre beter dediler.
Sofralar yan yana, servisler art arda,
Bibere baklava, baklavaya biber dediler.
Değer verme, dış görünüşe, şemaile, şekle,
Aldanma al elmalara, iri kirazlara,
Sofrada kurdunu döker dediler,
Küçük görme haşaratı, böcekleri,
Ağacı kökünden söker dediler.
Yapay sözler, yapma güller,
Bebeklere yavrum, çocuklara can,
Gençlere çikolata, şeker dediler,
Lafla peynir gemisi yürümez dostum,
Güneş vurunca buz damları çöker dediler.
El açtım, yalvardım, yakardım,
Bu yakınlık sana yeter dediler,
Dileklerimi zarfa koyup yolladım,
Cevabı gelir mi bilmem amma;
Bu mektup Yâr'e gider dediler.
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar