Gündem İçi / Gündem Dışı

DOST ARARKEN

Bir parkta otururken kendi içine kapanmış bir gence rastladım. Pencereleri kalın perdelerle kapatılmış ev gibiydi. Donuk gözlerle etrafını süzerken adeta beni görmüyordu.

Elimdeki simidin yarısını kopararak kalp kapısını çaldım. Israr edince aldı. Teşekkür ederek perdelerini açtı. Yüzüne tatlı bir tebessüm yayıldı. “Böyle daha iyi” dedim. Şaşırdı. “Nasıl yani” dedi. “Tebessüm etmek size çok yakışıyor” dedim. Utandı.

Dostluğumuz böyle başlamıştı kaportacı kalfası Hasanla. Saygılı bir gence benziyordu. Krizden, seçimlerden, yağışlardan bahsetti. Dikkat ettim, konuşmak istiyordu.

Sorunca söyledi. Haftalığını almıştı. Annemle babam köye düğüne gittiler. Arkadaşların dedim? “Bu asırda var mı ki?” dedi. Sizlerin üzülmesini istemediğim şeyler anlattı. “Yanlış yerlerde aramış olmalısın” dedim.

Suskun ve düşünceli, yüzüme bakarak adeta yardım istedi. Baktım çok samimi idi. Göz göze geldik: “Bir yerde akıl ve mantık varsa, orada arkadaş bulunur, çünkü mantıklı insanlar dengeli olur” dedim. “İçimin ısınması lâzım” dedi.

Kalbiyle konuşan, yaşayan insanların yanına gideriz, orada sevgi, kardeşlik ve ince duygulu insanlar bulunur” dedim. “Evet, fakat sadece duygularıyla yaşayan insanlar günümüzde sıkça yanlışlar yapıyor,” dedi…

Yani “hem akıl ve denge insanı, hem de kadir kıymet bilen gönül dostlarına muhtacım” dedi…

“Haklısın, Hasancım” dedim. Birlikte ikindi sohbetleri yaptığımız yere gidip, dostlarımla onu tanıştırdım.

O günden beri birlikte çay içip kitap okuyoruz, hem aklımızı hem de gönlümüzü güzelliklerle dolduruyoruz. Elbette başkalarıyla paylaşmak için.

27/ 03 /2009

HİLMİ ARKIN

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.