Gündem İçi / Gündem Dışı

HASEDLİK YA DA GAYYÂ-İ CEHL

Sen istediğin kadar uğraş, insanlar kafalarında seni nasıl şekillendirdiyse sen O'sun... Tabi onlara göre!

Sorun insanların kendi karakterlerini başkalarında görmeye çalışmasıdır... Peki bunun aksini yapmak o kadar mı zor?

Eğer insanlar hasetlik zincirinin kurbanı olmasaydı ilişkiler daha normal bir hâl alabilirdi... Bunun bir çeşidi de kişinin kendi karakterini başkasında görme arzusu ve çabasıdır... İşte iftiralar bu şekilde meydana gelir... Kalp kararmaya başladığı anda yozlaşmaya da başlar...

Kişi gıybet çukuruna saplandığı yetmiyormuş gibi bir de iftira gafletine düşer... Bu asalet fukarası insanları uyardığınız vakit ise asla yapılanları kabullenmez ve bahaneler de bir bir sıralanır...

Peygamberimiz Hz. Muhammed (aleyhissalatu vesselam) ne güzel buyurmuş: "Hasetten kaçının. Çünkü o, ateşin odunu yiyip tükettiği gibi, bütün hayırları yer tüketir."

Yine başka bir hadiste de : "Size geçmiş toplumların hastalığı sirayet etti: Bu, hased ve buğzdur. Bu, kazıyıcıdır. Bilesiniz ki, kazıyıcı derken saçı kazır demiyorum. O, dini kazıyıcıdır. Nefsimi kudret elinde tutan Zât-ı Zülcelâl'e yemin ederim, sizler îmân etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de îmân etmiş olmazsınız. Birbirinizi sevmeye yardımcı olacak şeyi haber vereyim mi: Aranızda selâmı yaygınlaştırın." buyurulmaktadır.

İnsan başkalarıyla uğraşıp haksız iftiralar atacağına, önce kendisinden başlamalı... Kimse kusursuz değil elbet! Bunun bilincinde olarak öncelikle zihnimizi insanlarla uğraşmaktan temizlememiz gerekiyor... O vakit hayat daha huzurlu bir hâl alacaktır...

Hyman G. Rickover'in bu konuda söylediği çok güzel bir söz vardır: "Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur."

 

Nurgül DERE

 


0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.