Fetvalar
HER KAVME PEYGAMBER
Kur'an-ı Kerim "biz peygamber göndermediğimiz kavme azab edecek değiliz" diyor. Bir başka yerde de "hiçbir ümmet, millet yoktur ki, onlara (eğri yolun encamından sakındıracak bir) korkutucu peygamber gelmiş olmasın" buyuruyor. Hatta bu ikinci ayet-i kerimede dilin hususiyetleri nazara alınacak olursa nefy edatı olan "mâ", "illâ" ile te'kid görüyor ki bu belağat kaidesine göre "hasr" ifade eder. O da aksine ihtimal vermeyecek kesinlikte her ümmete bir peygamberin gönderilmiş olduğu manasına gelir. Ayrıca bu, peygambere vasıf olarak müjdeleyici anlamında "beşir" değil de korkutucu manasına "nezir" denmesi de dikkate değer bir inceliktir. İ. Rabbani Hazretleri Mektûbat'ında bir-kaç yerde "Hindistan'a çok peygamber gönderildiğine ben keşfen şahid oldum" diyor. Şimdi bir hak dostu, ölümünden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen tasarrufu hala devam eden ve müceddid-i elf-i sâni lakabıyla anılan İ. Rabbani gibi yüce bir zatın, öyle ulu-orta konuşması düşünülemez. Şimdi bir taraftan ayet-i kerimeler, öte taraftan hadis-i şerifler ve velilerin beyanları, bu meseleye aksine ihtimal vermeyecek bir ölçüde katiyyet kazandırmaktadır. İşte bu rasul ve nebi'ler Üstad Hazetlerinin yaklaşımları içinde tevhid, nübüvvet, haşir, adalet, ubudiyet gibi temel hususlarda ittifak etmiş, teferruata ait bazı hükümlerde ise ittifakın yanısıra, ihtilaf da ettikleri olmuştur. Fakat bunların tesbiti bugün imkansız denecek kadar zordur. Zira İslam dini haricinde hemen her din tahrif ve tağyirin çarkları arasında ezilmiştir.
Yorum yapın
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar