Ağabeyler Anlatıyor

İBRAHİM OKUR

İbrahim Okur Afyon'un Şuhut kazasındandır. 1932 tarihinde doğmuştur. İlkokulu Şuhut'ta, Sanat enstitüsünü 1951–1952 senesinde Afyon'da bitirmiştir. "Ordumuzun sanat enstitüsü mezunlarına ihtiyacından dolayı hemen kahraman ordumuza katıldım. İlk görev yerim İskenderun Ağır Bakım Fabrikasıdır. Dört sene hizmetimden sonra Erzurum Ağır Bakım Fabrikasına tayin edildim" diyor. 1959'da Bediüzzaman Hazretlerini Isparta'da ziyarette bulunur. Halen Balıkesir'de ikamet etmektedir.

Risale-i Nurlardan çok etkilenmiştim

Erzurum'da, Ağır Bakım Fabrikasında görev yaparken, 1957 senesinde Mehmet Şanlı isminde meslektaşımla tanıştım. O kardeşim de Afyon'lu imiş. Bu kardeşim bana Risale-i Nurları anlatıyordu, ben ise Risale-i Nurlardan çok etkilenmiştim. Mehmet Kardeş bana: "Erzurum'da da nur talebeleri vardır mutlaka" dedi. Nitekim soruşturmamız neticesinde Mehmet kırkıncı Hocamları tanıdık ve Risale-i Nur derslerine devam etmeye başladık. O zamanlarda şimdiki gibi dersaneler yoktu.

Daha sonra aynı Fabrikada çalışan Ahmet Gündeş isminde muhterem bir zatla tanıştık. O da Risale-i Nur 'un âşıklarından idi. Evi de görev yaptığımız fabrikanın karşısındaydı. Bilahare evinin bahçesine bir oda yaptık. İşte orası bizim ilk dersanemiz olmuş oldu. O dersanemizde hemen hemen her gün dersler yapmaya başladık. Kırkıncı Hocam kendine has ifadelerle Risaleleri bizlere açıklardı.. Bu arada derslerimize katılmalarda çoğaldı. Hatıramda kalan isimler: Kamil Sirkeci, Hilmi Ardost, Vahdeddin Onayal, Fahri Doğulu, Mehmet Serçil, Mehmet Kırkıncı Hocam, Mehmet Şanlı, İbrahim Okur. Daha isimlerini hatırlayamadığım bazı kardeşlerle birlikte 10, 15 kişi ile bu derslerimiz devam etti.

Üstad, Zübeyr Ağabeye Konferanstan 40 dakika ders okuttu

Üstad Hazretlerine ziyaretimiz şöyle olmuştu:

Allah rahmet etsin Mehmet Şanlı kardeşimle 1959 senesinde senelik izinlerimizi beraber aldık, O Afyonda kaldı, ben memleketim Şuhut'a gittim. Ertesi günü Afyon Postanesinde buluşalım diye sözleştik ve buluştuk. Mehmet kardeş Emirdağ'ına bir telefon edelim dedi. Üstadımızın Isparta'da olduğunu öğrendik ve hemen hareketle o gün ikindi namazını Isparta'da kıldık. Sonra Nuri Benli ağabeyimizin oteline gittik ve Üstadımızın Isparta'daki evinin yerini öğrendik. Eve gittik, kapıyı çaldık, Muhterem Sungur Ağabeyim kapıyı açtı. Biz kendimizi tanıttık ve Üstadımıza ziyarete geldiğimizi söyledik. "Üstadımız ikindi namazından sonra ziyaretçi kabul etmez, siz yarın sabah namazından sonra gelin, ben sizi ziyaret ettireyim" buyurdular. Biz tekrar otele döndük.

O gece rüyamda: Üstad Hazretlerini ziyaret ediyoruz. Anadolu evleri gibi bir ev, üstü toprak, içeride genişçe bir oda, içinde en az 40, 50 kişi var. Biz içeri girmeden önce, Üstadımız ayağa kalktı, ben sanki biliyormuşum gibi, hemen kapının önünden bir lastik ayakkabı aldım ve giyilecek şekilde çevirdim. Üstadımız lastikleri giydi ve kapının önünde beyaz bir ata bindi. Kıble istikametine koştu gitti. O an uykudan uyandım, Mehmet kardeşime "ağabey ben böyle bir rüya gördüm, Allah hayretsin" dedim.

Sabah namazını camide kıldıktan sonra Üstadımızın evine gittik, içeri girdik. Sungur ağabeyimiz Üstadımıza bildirdi. Ve Üstad bizi odasına çağırdı. Üstadımız karyolanın üstünde diz çökmüş duruyordu. Önce Mehmet kardeşimiz mübarek ellerini öptü, sonra ben öptüm. Mübarek Üstadımız da bizi alınlarımızdan öptü. O anda rahmetli Tâhirî Ağabey, Ceylan Ağabey, Bayram Ağabey, Sungur Ağabey, Hüsnü Bayram Ağabey Üstadın odasına geldiler. Üstadımız "Zübeyr'i çağırın" dediler. Zübeyr Ağabey geldi ve Üstad Hazretleri Zübeyr Ağabeye Konferanstan 40 dakika kadar ders okuttu, sonra bize döndü "bunlar benim 20 senelik talebem, sizi de 20 senelik talebeliğe kabul ediyorum" buyurdular. Sonra bize tekrar "hoş geldiniz" dedi. Önce Mehmet Ağabey, sonra ben Üstadımızın ellerini tekrar öptük. Yavaş yavaş geri geri çıkarken Üstadımız beni, yukarıdan aşağıya seyrederek "maşallah, barekallah" ifadelerini söylediler. Biz Üstadımızın odasının karşısındaki odaya geçtik. Pencereden dışarıya bir baktım, Üstadımızın evinin önündeki yol, sonuna kadar ziyaretçilerle dolmuştu. Üstadımız arabasına bindi, ziyaretçileri selamlayarak oradan ayrıldılar.

Evet muhterem Ömer Kardeşim ziyaretimdeki duygu anlarımı anlatamayacağım. Hizmetinizde başarılar diler, dualarınızı beklerim. İbrahim Okur 25.07.2006

 

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.