

Toplumda çok anlayışlı ve çok üstün karakterli insanlar vardır. Bunlar, bir hadise olmadan ortaya çıkmazlar. 1992 yılıydı. Beyce kasabasına, Mehmet Savur ismindeki arkadaşın bahçesine mısır patlatmaya gitmiştik. Hem eğlenecek hem de ders yapacaktık. Birkaç öğretmen, üç beş de öğrenciden ibarettik. Öğrenciler Mehmet Bey’in oğlu Osman’ın arkadaşlarıydı. Bunlardan birisi de Recep Kodaş ismindeki öğrenciydi.
Biz, öğretmen arkadaşlarla biraz öteye, şeftali bahçesine doğru yürüdük. Çocuklar da bisiklet, motosiklet biniyorlardı. Bir anda çığlıklar yükseldi. Koşarak geldik. Recep, motorla birlikte iki metrelik bir duvardan uçmuştu. Çocuk şuurunu yitirmiş, gözleri bembeyaz olmuştu.
Alnının yan tarafı ve yüzü yere sürtülmüş, derisi soyulmuştu. Hafızası gitmişti, hiçbir şey hatırlamıyordu, ciddi bir şok geçiriyordu. Hemen Simav Devlet Hastanesi’ne kaldırdık. Anne ve babasını çağırttık. Recep, evin tek evladıydı. Anne ve babasının olumsuz tepki vereceğinden korkuyorduk, Şikâyetçi olabileceğini düşünüyorduk. Belli mi olur, üzerimize bile yürüyebilirlerdi.
Aradan saatler geçmesine rağmen, çocuk hala şok halindeydi: “Burası neresi? Beni buraya niçin getirdiniz? Panayır bu tarafta mı?” diye sorular soruyordu. Anne ve babası gelince onlardan çok biz üzüldük. Hiçbir anne baba evladını bu halde görmek istemezdi.
Çocuğu görünce çok üzüldüler. Durumu kısaca anlattık, anlayışla karşıladılar. Annesi: “Yavruma bir şey olmaz iyileşir inşallah!” dedi. Babası: “Benim de başımdan böyle acı olaylar geçti, gençlikte olur böyle şeyler” dedi. Onların bu hali yanmış yüreğimize bir bardak soğuk su serpti. İlkokul mezunu olan bu insanlar, imanın, İslam’ın ve tevekkülün verdiği teslimiyetle çok büyük bir olgunluk gösteriyorlardı.
Recep, gece 23’e kadar şokta kaldı. Kendine biraz geldiğinde başucunda anne babası vardı. Biz de biraz ötede Cevşen okuyorduk. Durumunu Recep’e anlattık. Köye gidişimizi zar zor hatırlıyor gibi oldu. “Allah, her şeye kadirdir” dedi. Bize dönerek: “Hocam, bu gece burada kalacağım her halde, bana Gençlik Rehberini getirir misin.” dedi. Şaşırdım doğrusu. Hemen gidip getirdim. Gece ayrılıp eve gittik. Sabah döndüğümüzde, Recep, biraz daha kendisine gelmiş, elinde Gençlik Rehberi okuyordu.
Yorum yapmak için giriş yapın.
2 Yorumlar
öğretmen bir abimiz vasıtasıyla yazıdan haberim oldu.Çok duygulandım,yalnız yazının başlığına layık olmadığımı düşünüyorum.saygılar
Yazılarımız hakkında yorum ve değerlendirme yapan bütün okuyuculara teşekkür ederim. Herkese binlerce selam.