

16
گَرْ چِه خَوشْ باشَدْ زَرْ إِبْرا کُنْ کِه خُودْ اِبْراسْتِ تاجْ
بَهْرِ اِبْراهِیمُ و زَرْ نَعْلَيْنِ پایِ آزَرَسْت
Gerçi hoş bâşed zer ibrâ kun, ki hod ibrâsti tâc
Behr-i İbrâhîmu , zer na'leyn-i pây-i âzer-est.
Açıklaması
[Her ne kadar altın dediğimiz zer insana çekici gelse de, sen onu ibra et (ondan beri ol , uzak dur), zira "ibra" kelimesi İbrahim isminin tacıdır (başıdır, ibra-hîm.) ve "zer" kelimesi ise Âzer'in ayaklarının ayakkabısıdır (azer izminin sonunda yer alır (A-zer). böylece aradaki farka bak.
17
اَزْ رِیا پِیشَه مَجُو حاجَتْ کِه جُودَشْ عارِضَسْتْ
مِیوَه کَیْ آرَدْ دِرَخْتِ خُشْكِ کَزْ بارانْ تَرَسْتْ
Ez riyâ pîşe mecû hâcet ki cûdeş âriz-est
Miyve key âred dıraht-i hışki k'ez bârân ter-est
Anlamı
[Riyayı kendine huy edinmiş insandan ihtiyacını isteme, zira onun cömertliği arızdır (sonradan ortaya çıkandır).
Yağmurdan ıslanmış kuru bir ağaç nasıl meyve verebilir ki?
18
لَبْ نَیالایَنْدِ اَهْلِ هِمَّتْ اَزْ خَوانِ خَسانْ
دَرْ خَورِ دِنْدانِ اَنْـجُمْ گِرْدَهِٔ ماهُ و خُورَسْتْ
Leb ne-yâlâyendi ehl-i himmet ez hân-ı hasân
Der hor-i dındân-i encum girde-i mâhu hor-est
Açıklaması
[Himmet ehli (Salih kimseler,) alçak insanların sofrasından dudaklarını kirletmezler .
Zira yıldızların dişine layık olan yiyecek ancak yuvarlak ay ve güneş ekmeğidir.]
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar