Gündem İçi / Gündem Dışı

NANO TEKNOLOJİ NEREYE GİDİYOR?

Günümüzün hassas bilimlerinden olan ve nano teknoloji adı verilen, metrenin milyarda bir küçüklüğündeki taneciklerle yapılar kurmak, herhalde gün gelecek canlıları taklide meyledecektir, belki de ediyordur.

Bugünün laboratuarlarında neler oluyor tabii ki tamamen bilmek mümkün değil. Fakat zerrelerle uğraşan insanların, atomları bir araya getirerek tadı, rengi ve kokusu olan bir elmayı ya da bir canlıyı vücuda getirmek isteyeceğini tahmin etmek zor değil.

Gerçi teknoloji haberlerini baz alacak olursak böyle bir hedef için, Nano teknolojinin bugünkü hali, daha yolun başında olmak gibi bir şey.

Şunu da ifade etmek isterim ki amacım teknoloji şarlatanlığı yapmak değil, fakat teferruata dalanlardan hariç olarak meseleye dışarıdan bakmaya çalışmaktır.

Şimdi böyle bir şey mümkün olur mu?

Bir canlıyı zerreleri bir araya getirerek vücuda getirmenin başarılabilmesi için aşılması gereken basamaklar ve çıkılabilecek son nokta da var.

Bir canlıyı ele alalım, mesela bir sinek;

1-Bir sineğin kanadı yapılmak istense başta onun zerrelerini toplamak gerekir. Binlerce yıldır yaşayan insan nesli belki iki yüz yıl önce bunu yapamazdı fakat bu gün bir sinek kanadı analiz edilip onu teşkil eden zerreler en azından büyük bir kısmı toplanabilir.

2-İkinci aşama ise bu zerreleri bir arada tutmaktır. Bu gün bazı uygulamalarda bunun sağlandığını ve nano parçacıklarının bir arada tutulduğunu duyuyoruz.

3-Üçüncü aşama ise sürekli bir yapım ve yıkım faaliyetlerinin olduğu o sinek kanadındaki bu döngüyü sağlamaktır. Bunu yapmak için ise hayat üzerinde hüküm sahibi olmak ve ruhu kontrol etmek gerekir.(*)

Bu ise insanın yapamayacağı bir iştir, yani kâinatın en tesirli sebebi olan insan hakiki olarak bir sineği yapamaz.

Bu üç basamağında kendi içinde belki de yüzlerce alt başlığı vardır. Fakat tam manasıyla bir canlıyı zerreleri bir araya getirerek yapmak insanoğlu için mümkün değildir.

Müsaade ederseniz size Kur’an-ı Kerim’den bir ayetin mealini nakledeyim:

"Allah'tan başka bütün çağırdığınız ve ibadet ettiğiniz şeyler toplansalar, bir sineği halk edemezler." Hac Suresi, 22.73.

Fesübhanallah! On dört asır önce bu manaları insanlara ders veren Kur’an’ın bir ayetinin içerdiği bu hakikatler daha başka gerçekleri de içerdiğine bir şahiddir.

Son olarak şunu da belirtmek isterim ki bu yazıdan maksadım ümmi bir zattan, yani okuması yazması olmayan bir Peygamberden(A.S.M) kendini gösteren ve on dört asır boyunca her asırda yüz milyonlarca insana rehberlik yapan bir kitabın kutsiyetine delil getirmek değil sadece güncel bir meseleye O’nun nuruyla bakmaya çalışmaktır. Hayırlı günler.

(*) Yunus Emremiz demiyor mu;?

“Bir sineğin kanadın kırk kağnıya yüklettim

Kırkı da çekemedi, kaldı şöyle yazılı” Demek ki bir sineğin kanadında kaç kağnı kitap yükü bilgi gizli..

1 Yorumlar

  • allah razı olsun kenan abi güzel bir yorum allah nurunuzu arttırsın

    Bu yorum faydalı mı?

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.