Gençlerle Başbaşa

YOLA ÇIKMAK

Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu yolculuk eskiden olsa yürüyerek veya at sırtında aylarca gidilecek bir yolculuk olurdu. Şimdi ne kadar rahat ve ne kadar güzel bir yolculuk oluyor değil mi?

Yabancı hava limanlarında ecnebilerin bakışları arasında, çorabını çıkarıp ayağını yıkamak, onlara garip geldiği için, nefis abdestsiz de uçağa binilebileceğini söyler.

Bir nefsi dinledik, bir de uçak yolculuğunu düşündük. Sonra nefise dedik ki:

- Hey nefis, zalim nefis, hem üç saatte üç bin kilometrelik yolu havada uçarak her tarafı temaşa ederek alacaksın, hem de bir abdest alma zahmetine katlanmayacaksın. Hem Allah sana böyle muazzam bir anı yaşatacak hem de sen şükrün ve tefekkürün kapısı olan abdesti almayacaksın, uçağa abdestsiz bineceksin. Sen ne kadar kör, ne kadar şuursuz, ne kadar tembel ve ne kadar nankörsün ey nefis!

Uçağa abdestli binip bir göz açıp kapayıncaya kadar köyleri, bir nefes alıp verinceye keder dağları, kafanı kaşıyıncaya kadar ovaları, oturup kalkıncaya kadar ülkeleri görüp seyretmek bütün yer, gök âlemlerini tefekkür etmek, bulutların üstüne çıkmak, aya güneşe yaklaşmak ne kadar güzeldir değil mi?

Nedenini bilemem ama abdestli olarak bir vasıtaya binmek insana bir rahatlık veriyor.

İnsanı düşmanlardan koruyan silah gibi.

İlacını yanında taşıyan hasta gibi.

Kimliğini gösteren nüfuz cüzdanı gibi.

Ah ne olurdu yeryüzünde dolaşırken herkesin pasaportu abdest, kimliği namaz olsaydı.

Hey yüce Rabbimiz, sana yüz bin kere şükür ki ehli iman, ehli İslam ümmetinden olduk.

 

 

 

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.