

Fransa'da neşredilen Le Monde gazetesinin bir muhabiri 1920ler'de Anadolu'ya gelir. İstiklal Harbi'nin zor yıllarıdır o zamanlar. Analar dul, çocuklar öksüz kalmıştır. Her tarafta açlık ve zorluk hüküm sürmektedir.
Muhabir, o günleri haber yapmak için İstanbul'dan trenle Eskişehir'e gelir. İstasyonda trenden indiğinde yaşları 8 ile 10 yaş arasında üç çocukla karşılaşır. Üzerlerinde, çuvalın dibi delinerek başlarını, yanlarının delinerek kollarını çıkarabildikleri elbiseleri vardır..
Yanlarına yaklaşır ve birine sorar;
-Evladım, baban nerede?
-Babam Çanakkale'de öldü" der çocuk.
"Niye öldü?"
"Din için."
"Nereden biliyorsun?"
"Hocaefendi söyledi."
Muhabir bir diğerine döner ve aynı suali ona tevcih eder;
"Benim babam Yemen'de öldü. Vatan için.."
Üçüncü çocuk da buna benzer bir cevap vermiştir.
"Peki, size kim bakıyor?"
"Burada bir ebe annemiz var, o bakıyor."
Derken yaşlı bir kadın, istasyonun yakınlarındaki kulübesinden çıkarak çocuklara seslenmeye başlar;
-Gazanfer, Muzaffer, Mücahit! Çorba yaptım, gelin için.."
Le Monde muhabiri Avrupa'ya döndüğünde gazetesinde şöyle bir başlık atar;
"Elde yok, avuçta yok.
Çuval içindeler..
Aç ve sefiller. Ama İsimleri,
Gazanfer, Muzaffer, Mücahit…
BU MİLLET YENİLMEZ!"
Kaynak
Cevdet Kılıç
Bilgelik Hikâyeleri, Cilt; 2
İnsan Yayınları,
İst. 2014, 2. baskı
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar