Tarihte Bunlar Oldu

TARİHTE BUNLAR OLDU-39

ÖMER MUHTAR'IN MÜTHİŞ CEVABI

Yirminci asrın en büyük İslam kahramanlarından merhum Ömer el Muhtar "fazilet odur ki düşman dahi tasdik etsin" mealindeki kelam-ı kibarın müşahhas misallerindendir. Sitemizin hizmet sahasına ilk girdiği zamanlarda bu büyük insanın hayat hikâyesini âcizane kaleme almıştım. Hüsnükabule mazhar oldu, birçok refik sitede ve İslami forumlarda paylaşıldı.

Bkz:

http://www.cevaplar.org/index.php?content_view=1578&ctgr_id=100

Geçenlerde, Haydar Bammat'ın İslam'ın Çehresi adlı eserini mütalaa ederken, bu yüz akımız büyük dava adamının tutuklanıp, ünlü faşist Mareşal Rodolfo Graziani'nin huzuruna getirildiğinde, aralarında geçen muhavereyi okudum ve kendisini gözyaşlarıyla bir kere daha andım. Bammat bu nakli, bizzat Graziani'nin kaleme aldığı "Cirenaica Pacificata" adlı eserinden naklediyor. Şöyle diyor Bammat; "Esir edilen Şeyh, General'in yanına getirildiğinde, aralarında şu konuşmalar geçer; General Şeyh'e "İtalyanlara neden böyle şiddetle karşı koyuyorsun" dediğinde o, "inancım için" diye karşılık vermiştir. General devam ederek "bu kadarlık gücünle bizi Trablusgarb'tan atabileceğini mi sanıyorsun?" dediği zaman o, "hayır" diye karşılık verir. General devam eder, "Öyle ise ne yapmak istiyordun?" deyince Şeyh, İtalyan Generali'ne karşı şu asil cevabı verir: "Hiç bir şey. Ben yalnız inancım için dövüşüyordum ve bu benim için yeter. Geri kalan Allah'ın elindedir."

Ömer Muhtar'ın oğlu, halen hayatta olan Muhammed Ömer Muhtar, Ömer Muhtar'ın yakalanmasının ardından İtalyan Komutan Graziani'nin hücrede kendisini ziyarete geldiğini belirterek, "Graziani, babamdan gözlüğünü hatıra olarak istemiş. Babam da vermiş. İdam edilirken gözlüğü yokmuş" diyor.

VURUN KURTULUN

İttihad ve Terakki fikriyatının ülkemize hâkim olmasıyla birlikte "ver kurtul, vur kurtul" düşüncesi de yerleşmiştir. İttihad Terakki kadroları ve sonrası onların tabanı üzerinde yükselen Halk partisi kodamanları bunun çok acı örneklerini halkımıza yaşatmışlardır.

Ali Ulvi Kurucu Bey, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun bu meselede enteresan bir sözünü merhum şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'nin dilinden bize şöyle naklediyor;

"Hüseyin Cahid Yalçın bir makale yazdı. Yazısını ölçüsüz bul­dum. Baktım hiç kimse cevap vermedi. "Cür'etli Bir Dekadan" ünvanıyla cevap verdim. O da karşılık verdi. Mücadele devam et­ti. Sonunda cevap vermekten âciz kaldı. "Hoca beni tehdit edi­yor; milleti benim aleyhime sürüyor" demek zorunda kaldı. Halbuki sadece ortaya attığı fikirlere cevap veriyordum.

O günlerde, İttihatçılar bir arada otururlarken Yakup Kadri Karaosmanoğlu demiş ki:

"Hüseyin Cahid, bu hocanın önüne geçemezsin. Öldürün, kurtulun... Bunlar parazittir, fitnedir, ancak öldürerek bu iş hal­lolur. Bu hoca yenilmez..."

Bu haber kulağıma gelince, tekrar bir makale yazdım: "Yakup Kadri Bey'in bu sözü, fakir için bir iltifattır. Bu ho­ca yenilmez, öldürün, demiş... Söylemek isterim ki, yenilmeyen âciz şahsım değildir, haktır. Ben, yenilmesi mümkün olmayan hakkı tuttuğum için, Allah'ın izniyle yenilmiyorum. Allah be­nimle... Siz de hakkı tutun, siz de yenilmeyin. Sizler bâtılı tuttu­ğunuz için yeniliyorsunuz..."

Üstad Bediüzzaman da bu vicdansız adamlara ne güzel şamar vurur; "Ey efendiler! Bilirim ki, hak noktasında mağlub olduğunuz zaman, kuvvete müracaat edersiniz."

Kaynaklar

1-Haydar Bammat, İslam'ın Çehresi, terc: Osman Fethi Giritli, Sancak Yayınları, İst. 1975

2- http://www.millihaber.com/20110828/Omer-Muhtarin-oglundan-Turkiyeye-tesekkur.php

3-Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar; 2, haz: M.Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yayınları, İst. 2012

4-Said Nursi, Mektubat, Söz Basım Yayın, İst. 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.